death note

entry664 galeri ses1
    331.
  1. adalet kavramını sorgulayan çok güzel bir anime.

    --spoiler--
    yagami light: light karakterinin psikolojisini çok iyi yansıtmış anime. ki ben de light'ın tarafındayım. her ne kadar genelde makyavelist bir tavır içinde olsa da, o dünyanın temizlenmesinin tek yolunun kötüleri temizlemek olduğunu biliyor. bunun için de tek yolun ölüm olduğunu biliyor. bütün çabası dünyanın güzelleşmesi için. tabii ki kendini tanrısallaştırması kadar da doğal bir şey yok. firavunlar bile kendilerini bu kadar tanrısallaştırmışken ölmesini istediğiniz kişiyi bir deftere yazarak öldürebiliyorsanız, siz de gayet kibirlileşirsiniz. bu gayet normal. son anda matsuda'ya bağırışı ise, beni benden aldı. öldüğünde ise yerimde donup kaldım. gerçekten çok düşündürücüydü.

    touta matsuda: bence animenin en düşündürücü karakteri. hani gerçekten bizden olan bir karakter bu hem de. sadece toplum baskısıyla yaşayıp kendi istediklerini yapamayan, sadece toplumun söylediklerini doğru kabul eden, yanlış olduğunu bile bile doğru kabul eden bir insan. sisteme karşı koymak isteyip koyamayan, tarih içinde eriyip gidecek bir insan. light'tan ve l'den sonra en çok sevilen karakter. çünkü bizi yansıtan belki de en iyi karakter. hani arkadaş arasında "idam insanlık dışı!!" diyip içten içe bu insanların ölmesinin doğru olduğunu kabul eden insanlar gibi. light'ı vurduğunda ise nedense mutlu olmuştum. çünkü ilk kez kendi kararını kendisi vererek yaptı bir şeyi. light'ın ona "sadece sen anlayabilirsin beni" dediğinde ise, light'ın haklı olduğunu bile bile sisteme uydu ve diğer tarafı seçti. doğru gibi görünen, ama yanlış olan tarafı.

    ryuk: dizinin ilk bölümlerinde müthiş eğlendiren, sonra iyice polisiyeye bağladıklarından rol bulamayan ölüm meleği. en başından biliyordum sonunda asla light'a yardım etmeyeceğini ve light'ı onun öldüreceğini. yaptığı tek şey emir almak, elma yemek. light'ı öldürdüğünde ise özellikle flashbacklerle ilk izlediğiniz zamanlara gidince içinizde bir burukluk oluyor. ama, ryuk'un da dediği gibi, "bu insanlar ve ölüm melekleri arasında bir anlaşma. yine de ne kadar da güzel vakit geçirdik değil mi?".

    aizawa: bonus aizawa tipinden olsa gerek, çok çekinik bir karakterdi. sadece bağırmayı biliyordu. sonra saçlarını kesince bir olgunluk geldi bu adama. hani atletico madrid'den dönen emre belözoğlu gibi oldu yemin ederim. bir de yine tipinden olsa gerek, bir sempati kazandırdı kendine. iyi bir adam olduğu açıktı animenin başından beri. light'ın omzundan tuttuğu sahnede bitti demesi de baya duygulandırdı beni.

    yagami souchiro: light'ın babası. bu adamın bir an önce ölmesi gerekiyordu. belki de en güzel ölümü tattırdı light babasına. light'ın kira olmadığına emin olarak öldü. çok güzel bir sahneydi. ailesine uzak gibi görünse de bazı sahnelerde ne kadar yakın olduğunu gösteriyordu. iyi adamdı. mekanı cennet olsun.

    near - mello: çok gereksiz, l'in yerini asla tutamayacak karakterler. light sadece fazla özgüvenden kaybetti. near da mello da l'in tırnağı olamaz. bu arada, bence ölmesi gereken mello değil near'dı. çünkü mello hem karakter, hem duygu, hem tip açısından near'dan daha düşündürücü ve derindi.

    amane misa: direkt gerizekalı. dizinin tek çocuksu yönü de diyebilirim. o kadar saçma yerlerde çığlığıyla, iğrenç ses tonuyla giriyor ki aralara, gerçekten soğutuyor bütün olay akışını. giydiği giysilerle falan animeyi hentaiye çevirme görevi üstlenmiş galiba. hiçbir yerde bir duygu göremiyorum. yaptığı tek başarılı şey de onun sayesinde l'in ölmesi. onu da rem yaptı zaten. tek duygusal, içimde bir şeyler canlandırdığı kısım animenin sonunda metroda tek başına oturması, gözlerindeki durgunluk, köprüde bekleyişi. aşkına inandığım tek kısım...

    watari: bi bruce willis bekliyordum ben tip olarak. çıka çıka ahmet davutoğlu çıktı iyi mi?

    misora naomi: light'ın gerçekten acımasızlaştığını gösteren en büyük kanıt. light'a hak verip vermeme konusunda kararsız kaldığım tek anı yaşatan kadın. bence ölmesi filme derinlik katmış kadın. iyi bir kadın.

    mikami teru: iyi bir insan. arkasından bağnaz bir yapıya bürünüp sorgulamadan her denileni yapınca kafayı yemeye başlamıştır.

    takada: her zaman çizgisini koruyan, ilk gördüğümde bu anlık karakterdir dediğim, sonra yine karşıma çıkınca şaşırdığım, lise aşkını unutamayan bağyan. misa kadar güzel olmasa da bilgili ve entelektüel bir kadın. near'ın da dediği gibi, tam bir aşk üçgeni.

    ve son olarak: tabii ki "l" reis: kesinlikle karakter olarak çok derin olmasa da, zekası ve gizemiyle çoğu fanatik tarafından light'tan bile fazla sevilen veya eşdeğer tutulan müthiş karakter. ilk şaşkınlığımı o haberlere çıktığında gördüm. o ne zekadır arkadaş. sonrasında öldürme saatlerinden öğrenci olması tahmini, polis bilgilerine ulaşabilmesinden polis olabilmesi veya polisle bir bağlantısı olması tahmini. arkasından light'a sorduğu ilginç, tehlikeli sorular falan... tamamen süper zeka bu çocuk. bizde de bir Dedektif Biraderler vardı. noldu ona sahi? neyse, sonra gizemini sürekli koruması da ayrı bir keyifti. adam öldü adını hala bilmiyoruz. bir de what's up people soundtrackli giriş jeneriğindeki o yemek yiyiş şekli ne kadar sempatik abi? her şeyiyle süper keyif veren bir karakterdi valla. oturuşu da ayrı bir başlık konusu olur. dediğim gibi, light'ın kaybetmesine biraz da l'in ölümü yüzünden üzüldüm. l kazanmalıydı near - mello değil.
    --spoiler--

    edit: sachika değil, souchiro olacaktı. bir de l'in adı lawliet'miş. glazz'e teşekkürler.
    2 ...