Türkiye'de her iki taraftan da binlerce beynin gencecik yaşlarda sağ-sol tezgahında harcanmasından sonra ortaya çıkarılan ve ihtimal dahilindedir ki BOP'un türkiye ayağında uygulanması ** yıllar öncesinden düşünülmüş * bir plan dahilinde dini hassasiyetleri yüksek olan gençleri bu uğurda kullanan malum odakların el altından el üstünden dindar kardeşlerimizin arasında yaydığı "laikle müslümanlık aynı yerde olmaz" mottosu şeklinde en basit ifadeyle özetlenebilecek tezgahıdır. Bu tezgahın kaymağını yemek ve projenin türkiye ayağında rahat olunması için de sert uslubu nedeniyle gözden çıkarılan bir partinin yerine daha liberal daha ılımlı söylemi benimseyip kurulduktan 6 ay sonra iktidar olabilmiş ve bu seçimlerde de iktidarına devam edecek bir partinin kurulup kullanılması bu bağlamda normaldir. Başbakanın dediği gibi kendileri bu projenin eş başkanıdır. Diğer bir deyişle kendileri ırakta öldürülen binlerce müslümanın katillerinin ortağıdır. bu ne perhiz bu ne lahana turşusudur? Müslüman bir başbakan? Konuyu toparlamak gerekirse gencecik ve dinine bağlı insanların rejimle sorunları yoktur birey bazında.(Başörtüsü konusu da ayrı başlığın konusudur. inanın başörtüsü halledilse bile yine bu alanda bir sorunu hemen kucağımızda zıplarken bulacağız bu uzun süreçte.)Hazırlanan yeni tezgahlar neticesinde laik rejimle büyük sorunları varmış gibi yanılsamaya düşmüş binlerce insan üretilmiştir. Bunların hepsi bu süreçte dışarıdan bakıldığında normaldir. işin özü Rejim kimsenin dinine teoride karışmaz. Ancak pratikte laikliği uygulamayı tam anlamıyla başaramamış bir ülkedir Türkiye. Malum Diyanet işleri başkanlığı devlete bağlı bir kurumdur ve normalde bu kurumun laik devlette yeri yoktur ve vs. diğer durumlar *.. Bu normaldir de bir bakıma. Şaşırılmaması gerekir. Toparlamak gerekirse dinine bağlı yaşayan bir müslümanın rahatlıkla yaşayabileceği ve ibadetlerini yapabileceği bir ülkedir Türkiye. Haklar konusunda eksik yönleri yok mudur? Elbette vardır. Bu su götürmez bir gerçek. Ancak dinin proje kapsamında kullanılması ve bunun ülke içinde de siyasi ranta çevrilerek siyasallaşması neticesinde laikle sorunu olan kitleler yaratılmıştır. Bir müslüman hem laik bir ülkede yaşayabilir hem de ibadetlerine aksatmadan devam edebilir. Herhalde manda altında yaşasaydık daha zor durumda olacaktık. Bir kafamızı çevirelim işgal altındaki müslüman ülkere bir zahmet. Kutuplaşmaya çok müsait bir zemini olan bu toprakların gençlerini kullanmaktan ne zaman vazgeçecekler bilmiyorum bu güç odaklarının. Ancak bildiğim birşey var ki artık daha zor inanıyoruz ve görüyoruz tezgahlarınızı. Üretilen bu yapay sorunları demokrasi mücadelesi altında ambalajlamayı bırakın artık. Şimdi biliyorum ki kötülenecek bu başlık. Bak ateiste vs. birşeyler denebilecek bazı yazarlar tarafından. En çok buna gülerim işte. *