bir yerlerde görmüşsünüzdür onu. onu gördüğünüz an, bir titreme, donakalma, kalp atışlarında hızlanma olmuştur. bir an boşluğa düşersiniz. o boşlukta onun yüzü gelir gözünüzün önüne. aman ya güzel bir kız işte, deyip geçiştirirsiniz. işte aşk bu noktadan sonra başlar.
akşam eve gidersiniz, uzanırsınız günün yorgunluğunu üzerinizden atmak için. gözlerinizi kapadığınızda ilk olarak beliren onun yüzüdür. hayallere dalarsınız istemsizce. bakışlarındaki sıcaklık etkilemiştir sizi fark ettirmeden. yavaş yavaş başlamıştır yürek acısı. onu bir daha görebilir miyim, korkusu.
sonra ilk karşılaşılan yere tekrar gidersiniz, ve onu tekrar görürsünüz. sıcak gülümsemesini görürsünüz yine. o oradan gidene kadar bekler, fark ettirmeden izlersiniz onu. kalp atışınız yine olağan atış sayısının kat kat üstüne çıkmıştır. artık platonik olduğunuzun farkına varmışsınızdır. platonik aşık.
yapılacak ilk iş olarak onunla tanışmanız gerekmektedir. bir şekilde, zor olsa bile tanışmışsınızdır hayallerinizin başrol oyuncusuyla. aranızda samimi bir diyalog oluşmuştur. bu diyaloglar onu her gördüğünüzde tekrarlanır. ama bir türlü "seni seviyorum!" denilemez. zira, bir yumruk tıkanır boğazınıza. saçmalarsınız. ve bu diyalogları, iki arkadaşın diyaloglarından öteye götüremezsiniz.
işte platonik aşk'ın en acı yanı, deliler gibi sevip de, söyleyememek.