bu adamı birçok insan gibi spartacusle tanımıştım, kanser mevzusunu bilmiyordum, spartacusün ilk sezonunu bitirdim, internette 2. sezon ile ilgili haberler arıyordum.
bu arada, bu adamı o kadar sevmiştim ki, yani kapımı çalsa gelse, çay koyayım geç derdim. neden geldin bile demezdim.
bir o bir de lugano, hayatımda bu iki insanı tanımadan sevdiğim kadar, tanıyıpta sevemediklerim var. siz hesap edin.
herneyse, 2. sezon haberlerinde, oynayamayabileceği söyleniyordu yavaş yavaş. hem de neden? kanserden.
kaldıramadım.
hiç bir yakınımı kanserden kaybetmedim, kanser süreçlerinde kimsenin çok yakınında olmadım, o yüzden nemenem bir hastalık, tam alamıyordu aklım.
andy ile anladım ben de...
bir yaz sabahı, şeytanın dürtüşüyle uyandım, sabah serini vuruyordu camdan, saat 5 ila 6 arasıydı. o uyku mahmurluğu ile nedendir bilinmez, telefonumdan facebooka girdim, yarım saat önce yüklenen haberi aldım. çocuklarını düşündüm, görmüştüm internette, dünyalar tatlısı, ağzında emzik olan kızını hatırladım.
babasız büyüyen biri için, uykunun kaçmasına yetmişti.
gece gece geldi yine aklıma, izlediğim her spartacus bölümünden sonra geliyor aslında. ah ulan diyorum, michael jackson nasıl seivliyorsa herkes tarafından, aynen öyle oldun be dostum. dünyada bu kadar yaşamayı haketmeyen varken, sen kalbimizde yara oldun. yazdıklarımı aşağılacaklar olacaktır, haksız da sayılmazlar. belki aynı kıtada bile hiç bulunmadık senle. ama çok sevdim hacı ben seni.
şimdi, arkandan yapılan " ne güzel adamdı " temalı röportajları izliyorum ve sadece çocukların geliyor gözümün önüne.