bugün iş yerine birisi geldi, ayaktaydım kapıyı ben açtım gelen kişiye. zar zor yürüyen, ayrıca bakışlarından çok rahatsız olduğu belli olan 24 yaşlarında biriydi. çok düzgün bir türkçe ile merhaba dedi elini uzattı, karşılık verdim bende tabi. sekreterinizle konuşmak istiyorum dedi içeri davet ettim, oturdu. biraz etrafa bakınıp sonra hiç zaman kaybetmeden ağzından şu cümle çıktı sekretere karşı: "ben hastayım diye kimse bana iş vermiyor, beynimde tümör var, ama ben çalışmak istiyorum". sonra cebinden bir gazete çıkardı. gazetede ailesi ile ilgili bir haber çıkmış, annesi kanser, kardeşinin de zannediyorum kalp gibi bir rahatsızlığı vardı. daha hiç adamla konuşamadan sekreter reddetti, fakat haklı olarak, gerçekten ona verilebilecek işler onun yapabileceği işler değildi ve fabrika sahasında çalışması mümkün olmayacak kadar rahatsızdı. sekreter de dayanamadı tabi, bir miktar cüzdanından para çıkarıp adama uzattı eliyle, gerçekten verebileceğimiz bir iş yok bari bunu al diye.. adam parayı eliyle iterek: " ben para istemiyorum, herkes gibi çalışmak istiyorum. kardeşimi 200 lirayla istanbula göndermem gerek, nasıl yapacağımı düşünüyorum." bunları söylerken gözlerinden 1-2 damla yaş indi, başını yerden kaldırmadan çıktı ve kapıyı kapattı. işte o ben çalışmak istiyorum derken gözlerinden dökülen 2 damla yaş, bugün karşılaştığım ve bir daha asla karşılaşmak istemeyeceğim en kötü manzaraydı. allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin diyeceğim de, ediyor işte.