bu yorum demokrasiyi ve sosyal devlet anlayışını anlayamamış, sindirememiş insan söylemidir. kabul edelim biz doğu toplumuyuz. ne kadar benliğimizden sıyrılıp farklı gömlekler giymeye çalışsak da o vücutta o gömlek eğreti duruyor. doğu toplumlarında ve bilhassa türklerde tabi olma, devlet kavramı çok önemlidir. devlet baba, padişahım çok yaşa gibi söylemler bu toplumun inancını, devlete bakışını özetler niteliktedir. biz gücü severiz. gösteriş, eğer lider olarak atfettiğimiz insandaysa o onu soyarak mı edindi diye sorgulamaz yakışır bee deriz. ne kadar yönetim biçimimiz cumhuriyet olarak gözükse de biz monarşiyi severiz. o yüzdendir ki tek parti yönetimleri -günahıyla sevabıyla- koalisyona göre daha başarılı olmuştur tarihimizde.
şimdi ne mi anlatmak istiyorum? şudur anlatmak istediğim; yapılan icraatlar, ülkenin bayındır hale getirilmesi gibi şeyler bu ülkenin vatandaşı olarak doğal yani devletin vatandaşına karşı sorumluluğunu yerine getirmesi olarak değil bir lütuf olarak görülür. bu, halktan topladığı vergilerle kasasını dolduran ve o kasadan çıkardığı kese kese altınla bereket dağıtan ve şükredilen padişahın durumuna benzer. sanırsın ki bu adam fedakarlıkta bulunuyor ve seni düşünüyor. oysa ki bilmezsin ki o para senin hakkın ve bir paçavra gibi, üstünlük gösterilerek seni yerlere eğdirerek şükranlarını sunacağın bir nimet değil.
bunların hepsi demokrasinin ithal oluşu ve topluma uymayışıyla ilgili şeylerdir. doğu toplumları gücü sever. o yüzden en demokratik, paylaşımcı görünen zat bile chavez amerikaya dayılandığında sevinir, stalinin yaptığı zorbalıkları çeşitli kılıflara sokmaya çalışır.