bu gece derbi sonrası "beyaz futbol" programı ile karşımıza çıkacak spor müdürü. aylardır,her hafta yaptığı gibi...
kendisi ateşler üzerindeki incecik bir ipin tepesinde mesleğini yapmaya çalışıyor. gergin lig yarışı, saha dışı olaylar ve fanatizmin pençesindeki bir futbol dilencisi aslında. "saf futbol" aslında onun için çölde bir vaha bu aralar. sürekli saha dışı faktörlerle cebelleşiyor gündem gereği. bunun sonucunda da 3 büyük takımın holiganlarının hedefinde. kelimeleri özenle seçse de insanımız ona karşı hiç özenli duruş sergilemiyor.
nasıl hakem saha içinde kimseye yaranamıyorsa, ertem şener de ekran karşısında kimseye yaranamıyor. hoş, yaranma derdi de yok zaten. adalet neyse, doğru neyse onun arkasında ama. herkesin doğruları, herkese uymuyor. o da bunu biliyor kanımca. eleştiriye de açık ama; o "ana-avrat" küfürler yok mu?! bıktırdılar adamı, bıktırdılar. klavye delikanlılarının hançerlerini savuşturuyor ama bir yere kadar. zaten zaman zaman şalterleri atar, trafoları patlar bu malatyalı gladyatörün. sonra "ya sabır" der, allah'a havale eder olayları.
beyaz tv'ye olan önyargılar ertem şener'i de vuruyor aslında. bir spor emekçisinin yaptıklarından ziyade, çalıştığı kurumla değerlendirilmesi spora bir ihanettir. kaldı ki beyaz tv spor servisini ekibiyle beraber "intertoto" seviyesinden alıp "şampiyonlar ligi"ne sokmuştur kendisi. bir devi uyandırmıştır.
ertem şener'in bir artısı da sokaktaki adam olması. katıldığı programları kaçırmamaya çalışan biri olarak diyebilirim ki; kendisi bakkal mehmet amca, berber suat abi, öğretmen kemal, memur murat'tır. ertem şener kısaca "biz", tabi görmek isteyene...
burdan holiganlarımıza sesleniyorum; eğer uslu bir çocuk olursanız belki bir gün siz de "gerçek" ertem şener'i görebilirsiniz...
