sözlük yazarlarından şiirler

entry5574 galeri ses1
    3771.
  1. HiÇ !

    yavaş yavaş ölüyorum dostum...
    Ağır ağır... sakin ve sessizce...
    Gözüm ilişiyor bir an umut denen saçmalığa...
    Sonra anlıyorum...çok sonra...
    O saçmalığın kötü bir şakası sonucu burada olduğumu...
    Duyuyorum ! Beni övüyorlar.
    arkamdan konuşmasınlar dostum...
    Çünkü ben ;
    ikinci bir söze kadar,
    üçüncü şahıslarla mutlu olmayı hazmedemem !
    Beni tabuta sığdıramazlar ! Bunu onlara söyle !
    Bunu onlara haykır !
    Ve onlara yinele ! hiçbir zaman da sığdıramayacaklar !
    Çünkü ben onlar değilim, olmamda !
    Ve o halde olmadığım onlarla, Yaşamadığım hayatı,
    Aynı ölümle neden değişeyim ?
    Onlar ağacı farketmezler , onlara ağaç resmi göster dostum !
    Onlar iyiliği anlamazlar , onlara insanı ver !
    Onlar dürüstü sevmezler , onlara ölümü hatırlat !
    Onlara 'ben'i ver. Fakat hakiki olan 'ben'i !
    Bir ceset kadar hakiki olan 'ben'i !
    Peki soruyorum sana ! onlardan mısın sende ?
    Doğru söyle dostum !
    Sen de mi ağaç resmiyle mutlu olanlardansın ?
    Haydi konuş ! bir kerecik olsun konuş !
    Tanrının ellerini hissediyorum dostum...
    Gözleri dolmuş vaziyette duruyor oracıkta...
    Yarattığı bu hayata , ısrarla koyduğu beni,
    Artık geri çağırma vakti geldiğini de anlamışa benziyor...
    Yüzüme gülmesinler ne olur !
    Çünkü inanç kadar sıcak değilim ben...olamam da...
    Beni gömmesinler ! Beni öldürsünler dostum...
    Beni yakmasınlar ! Çünkü güneş kadar soğuk değilim ben...
    Çelişkiler kafamı delip geçiyor...
    Arkamda bıraktığım kaderi de almam gerektiğini anlıyorum...
    Anladım işte !
    O kaderi de almam gerekiyor dostum !
    Çünkü biliyorum ki benden başka hiç kimse
    ama hiç kimse
    devralamaz o kaderi...onunla yaşayamaz !
    hem de hiç kimse !
    Önümde yürüdüğünü zanneden insanlara
    geride olduklarını hatırlat !
    Sonsuza kadar seviştikleri ölümün,
    aslında ;
    Bir hiç olduğunu hatırlat !
    Onlara sahip oldukları tek şey olan hiçbir şeyin ,
    Aslında kendileri olduğunu hatırlat !
    Onlara savaşı hatırlat dostum !
    Kazanan ve kaybedenin olmadığı savaşı !
    Hatırlat !
    Hatırlat ki ;
    Şu anda o savaşta yaralı olduklarını anlasınlar...

    Ayrıca kısa versiyonlu dizeli olanları da vardır.

    Seni özlemek ölüm kadar gerçek ,
    savaş kadar acımasız ,
    özgürlük kadar gerekli ,
    yaşam kadar geçici ,
    Aşk kadar kutsal ,
    sarılmak kadar güvenli ,
    Başarı kadar gururlu ,
    müzik kadar ferahlatıcı
    bir şeydir...
    seni özlemek acıların en acımasızı olsa da
    sonunda görülen bir ışık olduğu için bana umut veren bir şeye dönüşüyor !

    ya da ;

    Hiç görmediğim uzak ülkeler kadar ''uzak''sın bana..
    Bağırsam gelir misin ? ya da her şeyimi bırakıp
    sadece sen'le yaşasam bütün bir ömrümü loş bir odada ?
    gelir misin ?
    Ölsem ? ölsem mesela...
    peki o zaman ?
    Bak nasılda ağlıyor yıldızlar...göremedikleri için güneşin tek bir ışığını...
    Gözleri dolmuş insanların...galiba kaldıramıyorlar omuzlarındaki acımasız yükü...

    ve yahut ;

    Sarmaşıklar bile sevişirken aldırmadan
    dünyanın bütün hainliklerine...
    Bizler eli maşalı birer ot topluluğundan
    ileriye gitmenin hesaplarını yapıyoruz...
    aciz insanlarız biz dostum...aciz...
    insanları mıyız ? orası da meçhul...

    ha birde ;

    Özlerim ansızın güneşin batmasıyla
    gözümde canlanan anılarımı...
    Bayram sabahlarını, ölüm oruçlarını...
    Babamın akşam ceketinin sağ cebinde
    her zaman hazırda bıraktığı çikolatayı..

    buna da bi bak ;

    Gecelere küsmüş bir sabahtan yazıyorum sana
    Tüm cesetlerini gömmeden, şarap keyfi yapan bir katil edasıyla.
    Mutluluklarımla aramı bozdum sanırım.
    Öldürdüm tüm sevinçlerimi, ansızın kör yataklarında...
    Uykularımı seninle bozuyorum sevgilim...
    Seninle kaldırıyorum kadehlerimi...
    Seninle basıyorum küfürleri , saçma gördüğüm her şeye...
    Tanrı'da anlamıyor bu aralar beni.
    Suyunu fazla kaçırmış bi 70'lik rakı gibiyim bu aralar...
    Tadım tuzum kaçmış bir şekilde iniyorum Dudaklarından şakaklarına sarhoşların...
    O zil sesi de çalmıyor artık...
    Bakkalın çırağı unutmuyor para üstünü nedense...
    Gazeteler bile doğruyu yazmaya başlamış , günün tarihinden başka...
    Gökyüzünde sevişmekten bıkmış bir meleği canlandırıyorum bu aralar.
    Fahişe olarak nitelendirildim ansızın , tanrının merhametli kollarında...
    Tek bildiğim bir şeyi bıraktılar beynimin loş odalarına...
    inanmak istemediğim bir palavra gibi , bir yalan ,
    yahut bir hata
    veya bir rüzgar ışıltısıyla çarpıyor yüzüme gerçekler...
    Yine , yine ve yine seni hatırlatıyor o içki sofrası...
    70'lik büyük rakım , siyah ceketim , bol pantolonum...
    Küçükken koşup yırtarım diye hiç giymediğim lastik ayakkabılarım...
    Hep seni hatırlatıyor o dayanılmaz çığlıklar...
    Dedim ya tek bildiğim bir şeyi bıraktılar beynimin loş odalarına...

    '' Dönmedin , dönmeyeceksin... ''

    işte bu kadar... Arada yazmak iyi geliyor bana.
    0 ...