dış hatlar gelen yolcu kısmından dışarıya adımını attığınız an tüm içtenliğiyle "welcome to turkey" der zaten insanlarımızın davranışları.
3 ay boyunca kaldığım amerika'dan döndüğümde, uçakta servis edilen şarabın bokunu çıkarmış hafif sallantı bir şekilde ülkeye giriş yapmış, hesabımdaki son parayı da pervasızca free shop'ta tüketmiştim. gün yüzüne çıktığım ilk anda düşünme ihtiyacı hissettim. beş parasızdım, telefonum da kontör yoktu, kimse gelmemişti. öncelikle birinden telefonunu rica edip babamı aradım ve para yollamasını söyledim. ardından başka birinden arkadaşlarımı arayıp nerede olduklarını sordum. ve üçüncü kez başka birinden telefonunu isteyip başka bir arkadaşımı arayıp haber vermiştim. 3 te 3 yapmıştım tanımadığım birinin telefonunu kullanma konusunda, amerika da bu oranı pekala tutturamazdım. yüzümde bir tebessüm oluştu. türkiye dedim..
sonra önce metro ardından metrobüse binerek arkadaşlarımın evine gidiyordum ki hemen arkamda bir kro bağıra çağıra telefonla konuşurken konuşmasına ara verip çantamın çok yer kapladığını bildirdi bana, ee dedim. tekrar etti bilgilendirici cümlesini, anlam veremeyip arkamı dönmüştüm ki yine bilgece devam etti cümlesine. "bayanların biyerine çarpınca yanlış anlıyorlar da ben onun için dedim haa" sinirlenmiştim, sözlü tacizinin amacını anlamaya çalışıyordum ki inmem gereken durağa gelmiştim. indim metrobüsten, türkiye dedim..