toplumlar yüzyıllardır kendi mutfaklarında genlerinin hoşlaştığı tadları bulmanın çabası içersinde olmuşlar, bu konuda ellerinden geleni ardlarına komamışlardır.
fransızlar, leşo de sığır severken italyanlar pizzanın dibine vurmuş, amerikalılar hamburgerden asla vazgeçmemişlerdir. çinlilerin fino köpek antrikotuna olan aşkları, filipinlilerin kütük kurdunu daha pişmemişken "lüps" diye iç etmeleri nasıl yadırganamıyor ve eleştirenler toplumlarda mutfak faşisti olarak algılanıyorsa biz türk milletinin k.p.a * gibi bir sanat eserini sevmesi ona aşkla bağlı olması asla ve asla yadırganmamalıdır. zaten konumuz da, sevenin değil sevmeyenin acziyeti olduğuna göre sevmeyenlere istediğimiz gibi sallayabiliriz sıkıntı yok.
sorarım size ey halkım, k.p.a'yı birbirinden ayırmak nasıl bir vahşet içgüdüsünün getirisidir? bu ne çeşit bir faşizmdir?
evet evet köfte patates ve ayran üçlüsünü sevmeyen insan ağır mutfak faşisti, çok pis buzdolap emperyalistidir!