iki tarafın** da cehenneme gitmeyi hakettiğini gösteren durumdur. daha geçenlerde bir haber bülteninde ırak'ta semt pazarlarında kalaşnikofların, el bombalarının, uzilerin domates, soğan gibi satıldığını görmüştüm. babalar ve çocukları kiloyla patates satınalır gibi mermi satınalıyorlardı. Çocuklar ellerinde kendilerinden büyük otomatik tüfeklerle poz veriyorlardı.
daha dünyayı anlamaya başlar başlamaz silahlarla tanışan, televizyonda hep patlayan silahları gören, evinin duvarında mutlaka bir silah asılı olan kısaca tek suçları silaha mecbur bırakılmış aileler tarafından dünyaya getirilmiş olmak olan bu çocukların kaderinde savaşın, intihar bombacılarının, bomba yüklü kamyonların, b e y i n y ı k a m a l a r ı n paranoyaklaştırdığı bir asker tarafında vurulabilme ihtimali hep var. çünkü savaşta -özellikle böyle asimetrik bir savaşta- kimin dost, kimin düşman ve hatta kimin tarafsız olduğunu kim nereden bilebilir? kurşunun veya bombanın ne taraftan geleceğini nasıl tahmin edeceksin?
sadece israil askeri değil burada suçlu olan. bir kere bunu kafanıza sokun. çünkü o çocukların savaş alanlarında olmaları başlı başına bir insanlık suçudur. çünkü biz ''yaklaşırsanız çocuğumu doğrarım ulan!'' diyebilen bir yaratığın soyundan geliyoruz.
ama işte batı şeria gibi kaos ortamlarında savaş alanını tanımlanabilir mi? sanırım tanımlanamaz. her yer pusuyla tuzakla dolu.
son olarak; acaba dünyanın muhtelif yerlerinde kaç çocuk daha bu kaderi paylaşmıştır kimse bilemez. çünkü maalesef her ölen çocuğun talihsizliği olay basına yansıyacak kadar dikkate değer bulunmayabiliyor.