Anlaşılmayan şeyler yazmayı hep seviyordum.Ve genelde hep mutsuzken yazıyordum.bunun sebebini mutsuzluğumu aldığı içine bağlamak fazla basit geliyor sanki mutsuzluk beni içine çeken bi hortum gibi.Dibin dibini istiyordum yani.
ilginç olduğunu düşündüğüm tesadüfleri nedense çok büyütüyordum.ilişkilendirdiğim kişinin sikinde bile değildi oysa.bunu biliyor olmak tesadüflerden de fazla ağzıma sıçıyor.
Sanki planlayıp yapmadığım şeyler benden öc alır gibi uykumu bölüyorlar.tahammül etmek zorlaştıkça da ağlıyorum üstelik sebep olarak bilekliğimin kopmasını bulacak kadar vasıfsızım.
Antidepresanlara bağlı olmak sana yakışıyor mu?
böyle söyleyen arkadaşlarıma verdiğim cevabın tedavi süresi 6 ay yalnız demekse en çok inciten.intihar ettiğim günü hatırlıyorum.ambulansta kırmızı konverslerime baktığım günü. henüz yola çıkmamışken polisin durdurup kimlik numaramı istemesini hatırlıyorum.sanırım içtiğim 25 paxil sebebiyle telefon numaramı vermiştim.ikinci denemem sanırım başarılıydı.oflayarak doktora 'şunu başımdan alın' mesajı vermiş olacağım ki doktor polisi aşağı indirdi.
'Her hangi bir şeye alerjin var mı?'
'bildiğim kadarıyla yok.Ama babamın penisiline alerjisi vardı.Alerjiler genetik olur mu?'
doktor,on dakika sonra burnundan midesine ölüm tadında hortum sokulacak olan bi kızın bu soruyu sormasına şaşırmış olmalı; hemşire kadına gülümserek baktı.
'genelde olmuyor' demekle yetindi ama.
Gerisini hatırlamak istemiyorum.
3 gün boyunca içmeden sarhoştum.
2 gün yemek yemedim ve o sikim serumları yemek diye kakaladılar.belki de sürekli seruma kan karıştığı için doymuyordum bilemiyorum.Her şeyden öte o hemşirelere şunu birisi öğretmeliydi; intihar teşebbüsünde bulunmuş birisi hala yaşıyordur.
ve pişman olmamız için hayvan muamelesi görmemiz gerekmiyor.
Her neyse
hastaneden çıktıntan sonra aylarca aklıma aynı odada kaldığım yaşlı doğulu kadın ve ona refakatçı olan gelini aklıma geliyordu.Yaşlı kadın bir keresinde şöyle bir hikaye anlattı ve bu hikayeyi yaklaşık bir ay her gözlerimi kapattığım da duydum;
Genç bir kız ve bir oğlan birbirlerini çok seviyorlarmış.Oğlan kızı istemeye gelmiş ancak vermemişler (tam böyle miydi hatırlamıyorum ama sonuç olarak kavuşamıyorlardı).Genç kızın felçli bir kız kardeşi varmış bir de.Kız bu acıya dayanamayıp kendini evin mutfağına asıyor ancak ölmek yerine felç kalıyor.Oğlansa evleniyor çocukları oluyor.Genç kız ve kardeşi ailenin iki felçli kızı olarak yaşıyorlar.
Kadın bu hikayeyi çaresiz bir aşk yüzünden intihar ettiğimi düşünerek anlatmıştı.Kim bilir belki gerçekten komşusu değildir efsane falan bile olabilir.ama o zaman tek gözü açık biçimde dinlemiştim.Tramva etkisi yaratacak ki her ambulans sesinde her uykuma dalış esnasında aklıma geliyor.
Şimdiyse tek kalan bu hikaye ve tonlarca içmiş olduğum Prozaclar..