Öyküdeki anlatım zarafetiyle ön planda. Yazarın yazma konusunda deneyimli olduğunu kurduğu uzun, akıcı, anlaması kolay cümlelerinden fark etmek mümkün. Allahsız kitapsız cahil kadının söyküdeki ikinci öyküsü. ilk öyküsüyle de dikkatimi çekmişti. seçtiği konuları özgürce ve rahatça işlemesi takdire şayan. Teknik bakımdan eleştirecek bir taraf bırakmayan yazara seçtiği konu için şunu diyebilirim ki bu zor kadının/erkeğin aslında çok naif olduğu ama duygularını saklayan aslında içinde bir masumiyet gizlediği gibi klişe ifadeleri ben çok beğenmiyorum. Gerçek hayata baktığımda ben hiç dışı gaddar içi pamuktan insan görmedim zor olduğunu kanıtlamaya çalışanlar hariç tabii. Yani zor insan yoktur, sadece kendisini teslim edeceği ortamı bulmakta zorluk çeken insanlar olabilir.bu olgu öykülerde, romanlarda ve sinema gibi yayın türlerinde malzeme olarak o kadar kullanıldı ki, çoğu insan bunu karizmatik bile bulmaya başladı ve bu sebeple Çoğu kimse kırılması için bir mucizeyi bekleyen kabukları olan gizemli insan rolüne bürünmeye çalıştı. "Peki bu algı nerden geldi o zaman?" diye sorulabilir belki utangaç insan, sinirli insan, ketum insan, sert insan, kötü insan ya da gerçekten iletişim kurulması zor insanların kabul görmeyen özellikleriyle birlikte iyi yönleri de görülmüştür ve bir kılığa sokularak bu şekilde anlamlandırılmıştır. Bu konu üstünde durmamın sebebi hoşlanmadığım şeylerden birinin yapay algılar olması. öyküde görünce de tutamadım kendimi yazarın affına sığınıyorum. Buna benzer bir çok öğretilmiş algı vardır, bir çok yazar bunu kullanır kimisi başarılı olur kimisi olmaz. Yazarımız başaranlardan ama bu ince düşünceye, dil hakimiyetine ve kurgulama yeteneğine sahip yazarın klişelerden korunmasını tavsiye ediyorum. Allahsız kitapsız cahil kadın, geç gelen ama parlayan bir yetenek, bu yüzden ileriki sayılarda bizi şaşırtacak bir öykü bekliyorum kendisinden. Bu güzel öyküsünden dolayı kendisini tebrik ediyorum.