zımni söylem-eylem adamı olmadığı sivriliği ile taraf edinme gayretinde neticeye ulaşmış kurnaz. makina'da ve daha öncesinde "süpersin, hastanız. avami dili nasıl da bertaraf edip uçuruyor. helal valla!" övgüleri esnasında elindeki senaryonun doğruluğundan pohpohlama seansları sonucu emin olmuş ve bu yolla amaca ulaşmış pop canlı.
bayülgen, insanların karşılarındakine söylemeye çekindikleri o sahte nezaket hissiyatı temelli iç ses yalanlarını, rol üzerinden samimi ve daha önce denenmişlere mukabil kaliteleştirerek kısmen de olsa entelektüel kabalık ölçüsüne taşıyarak seslendirdiğinden başarı sağlayabilmiştir.
şimdi buna inanıp, dışarı çıkıp iç sesinizi sessizlikten kurtarma çabanızı yakın veya uzak çevreniz üzerinde uygulamaya giriştiğinizde elinizdeki sonuç: patavatsız, ukala, sinameki etiketleri olacaktır. nedeni; bir diğerinin yapmak istediğini, fakat yapmaktan çekindiğini direkt ilgiliye karşı sergiliyor olmanızdır. onun için yapmak yerine kendiniz adına bir şeyler yaptığınızdan yukarıdaki sıfatlar sizi yalnız kılar. sonrası malum, kimse beni anlamıyorlar, falanlar filanlar. buna rağmen çevrenizde sizi destekleyen kişiler vardır ancak, onlar da fikirlerine/görüşlerine sunmaya çalıştığınız suni kaliteniz üzerinden değer vermeyi uygun görmediğiniz acizlerdir.
sosyal bir şeyler icra eden kişiler psikolojiyi iyi bilmelidir. okan bilir mi bilmez mi bunu net olarak bilemeyiz. ilkeleri var mıdır bundan da emin olamayız, bu doğru. emin olunabilecek tek şey: okan bayülgen'in diğer tv programlarında makina'daki etkin kimliğini sunamıyor olması. orada hayran olunan antagonisti oynamıyor. oralarda tarzı ve tavrı daha farklı. klişe davranıyor, klasiklerden vazgeçemiyor, belki de kendisi oluyor. antikahramanların maceralarını kendisine mihmandar edinmiş samimiyetin merkezinde her şeye rağmen kendisi olmak iddiasındaki kişi değil. kabul edileni/hoş karşılananı ısıtıp yediren tekdüze tiyatral bir canlı.