insanlar için kutsal sayılan kavramlardandır takım tutmak.
hayatımızda nasıl ki bazı şeyleri karşılıksız sevme güdüsüyle yaşıyorsak bu da öyle bir durum. bazılarını seçme şansın olur, bazılarını ise seçemezsin, kabullenirsin.
aileni seçemezsin ama seversiniz. karşılıklıysa sevginiz mutlusunuzdur.
bir kızı seversiniz, o sizi sevmese de yeri sizde hep ayrı olur. aşkınız büyükse karşılık vermese de üzerinden çok farklı hayatlar, çok farklı bedenler geçse de o kadın/kız hep özel olarak kalır.
ülkenizi seçemezsiniz, biraz milliyetçi olan bir ailedeyseniz eğer ne kadar boktan bir hayat sürseniz de vatanınıza ihanet etmezsiniz.
takım sevgisi de bu minvalde bir olgu bana göre. ben beşiktaşlıyım, sen galatasaraylı, fenerbahçeli, trabzonspor, bursaspor, antalya, karşıyaka, göztepe, adana, kocaeli, sakarya uzar gider.
bazısı bir yere aidiyet için takım tutar lakin çoğunluğu için bir an bütün hayatının gidişatını belirler.
ben yiyeceğim bir dayaktan beşiktaşlı biri tarafından kurtulduğum için, "ben de bu adam gibi olacağım, beşiktaşlı adamlar böyle iyi, sevecen, dürüst oluyor" diyerek beşiktaşlı saydım kendimi. o adam x takım taraftarı olsaydı ben de x takım taraftarı olurum. hepimizin hayatında vardır böyle dönemeçler.
sonradan takım değiştirdiğini söyleyenler için fazla sözüm yok. aidiyet yüzünden gibi geldi bana bu zamana kadar. bir zamana kadar orada olmak istedi, orada x takım taraftarı olmak hoşuna gitmeyince y takım taraftarı arasında olmayı tercih etmiştir. saygı duyulur.
önemli olan rakibine saygı duyabilmesidir kendini taraftar addeden bireyin. önce rakibine, rakibinin değerlerine saygı duymalı ki eşdeğer bir hakedişi olsun.