kemalist olmak için atatürk'ü "iyi tanımamak" yeterlidir. hatta tek şart budur.
yani atatürk'ü anlamamış her insan kendini "kemalist" olarak tanımlayabilir.
zira atatürk onca düşünürü, onca fikri, onca din kitabını okumuştur da hiç bir zaman ben şucuyum, bucuyum dememiştir.. Hatta Vahdettin'in yaveri olarak onunla onca zaman geçirmiştir de vahdettinci bile olmamıştır. Eğer o okuduğu ve yaşadığı onca şeyi kendi döneminin yarattığı şartlar dahilinde, kendi özünde birleştirmeseydi ve özge bir bakış açısı elde edemeseydi hiç bir başarı kazanamazdı. Kısır kalırdı. Çünkü "Düşünülmüşe saygı göstermek" insana daha iyisi için basamak olur ancak "düşünülmüşü tanrı ilan edip biat etmek" insana çıkmaz sokak olur.
Lakin ki,
bugün kendilerini kemalist olarak tanımlayan insanların "söylevi*" dahi okumadıklarını, okuyanların da yeterince anlamadıklarını düşünmekteyim. Okusalardı eğer, birincisi kendilerine böyle bir ad takıp "sınırlandırma" lüzumu hissetmezlerdi, çünkü atatürk türk dünyasının çıkardığı tek lider değildir, türk dünyasının çıkardığı son liderdir. ve bugüne kadar iktidar elde etmiş her liderden, önderden ve başkandan, iyi olsunlar kötü olsunlar, öğrenilecek pek çok şey vardır. birine sımsıkı sarılıp diğerlerini kaka ilan etmenin, ideolojik ve fikirsel bir daraltma yaratmanın lüzumu yoktur.
Atatürk hiç kimseciydi, sadece aydınlık olana meşru yollardan ulaşmayı hayal ederdi.