Kula kulluk etmek değil de benimkisi,
Sevdanın hakkını vermek tabiri caizse!
Şimdilerde gitmek, başıyla sonuyla karşılığı olmayan bir fiil.
Yalnızlığı tanrıyla pay ettiğimiz gecelerde,
Bu sevda denilen hissel müessesede hatıraların tek kutsal emanetimdir.
ismin kutsallıktan ambargo edilmişken hemde!
Aklının ucundan geçmek için girdiğim o yorucu seferlerde
Seyir halindeyken,
Tam da o aramızdaki inançsız köprülerde şarampole yuvarlanışlarım;
Gözüne girmek için bin bir takla atan mahlukatlar arasında mukayese edildiği vakit,
Adalet sadece bir kadın ismiydi.
Ve benim için aşk,
Tanrıya giriş yasağı olan bir ütopyanın örsünde dövülmüş gibiydi.
Evrene son anda yetiştirilmiş illegal bir psikoloji.
Kendimizi ötekileştirdiğimiz bir otobiyografi.
Ruhumuza ruh kattığımız merdiven altı bir otopsi.
Ah Amata, her şeye rağmen saçların hür olduğum tek özerklikti.
Bitmesin tellerinde banada yer olan bu ileri demokrasi!
Kula kulluk etmek değil de benimkisi,
Sonuna kadar inanmak sadece!
Şimdilerde sevmek, başıyla sonuyla inkar edilen bir yara.
Bedava olan ibadeti pahalı bir imana dönüştürmekti seninki.
Veya gökyüzünü şifreli yayına koymakla eşitti.
Duyguları ağır ödeten kapitalist bir rejimdin.
Konak hücrelerime kadar yerleşen köklü bir inancın eseriydin.
Seni sürsem şimdi kendimden tanrıyla ters düşeceğiz, biliyorum.
Biliyorum, tanrıyla akrabalığın göz ardı edilemezdi.
Aynı zamanda ismin kutsallıktan ambargo edilmişti.
iki devrik inancı bir bedende yaşatmak seninkisi!
Aşk, ölümden devşirilmiş melez bir cesetti birazda.
Birazda yaşardı aslında tüm riyakar tenler pahasına
Ah Amata!
Şimdi serp günahkar bedenimden tüm kalanları ganj nehri dudaklarına
Artık tek amacım ruhunda ruh olmaktır!