ölümüyle içimi acıtan insan. hem de çok çok derinden.
severdim ben bu adamı. gözlerinin içi parlardı, içten gülerdi. sahte değildi yani, bu apaçık. fikirleri yüzünden yargılandı. ben hiç yargılamadım onu, fikirleri yüzünden kimseyi yargılamadığım gibi.
ölümüyle, yeni insan turnusollerinden oldu.
yahu neyse, hadi sen bu adamı yaşarken yerden yere vurdun da, ölmüş insana ne diye nefretini kusarsın. az önce facebook sayfamda liseden bir sınıf arkadaşımın yazdığını okudum. bu kız tanıyabileceğim en en en salak ama bakın ciddi manada salak kızlardandı. habire yanımıza gelir "yaa erotik ne demek", "yaa bişe sorcam çocuk nasıl yapılıyo? ya ama tam olarak?" filan gibi garip sorular sorardı. deprem olurdu mesela. "allah günahkarlara belalarını verdi" derdi. öyle bi kızdı. sonra lise bitti 4 kere üstüste össye girdi sıfır çekti, babası yurtdışına gönderdi bunu, yine bi bok olmadı bundan. geri döndü. neyse işte bu hikayenin kahramanı kızcağımız az önce facebook sayfasına m. ali birand şölee şölee bi insandı. darısı diğer pisliklerin başına, gibi bişiler yazmış.
ulan içim acıdı. mehmet ali birand'ın geçmişine bakıyorum, adam deli gibi donanımlı. bi de ben bu mala bakıyorum. tek meziyeti okuyabilmek, yazabilmek. bir de nefes alabilmek. ulan senin kafanda bir düşünce mi var, senin hayatta hiçbir fikrin oldu mu ki, sırf fikirleri yüzünden bir adama böyle delicesine nefret kusuyorsun? sen önce bir düşünmeyi öğren, kezban! sonra sen çocuk doğuruyorsun, senin gibi oluyorlar. ulan bari çoğalmayın siz. geninizi aktaracağınız bebelere yazık. hem taş kafalı hem taş kalpli, yazık!