öğrencilik sırasında bıkılan, bittikten sonra özlenen şehir. aslında özlenen şehir değil elbet, eski günler-eski dostlar ama yine de insan gittikçe bi garip oluyor. ben eskişehirin eski halini de sevmezdim yeni halini de sevmiyorum ama orda dolu dolu geçen yıllarımı seviyorum.
iğrenç bademli bayırı, yeni açıldığı zaman heycanlandığımız ve arı'ya gitmek yok artık dediğimiz afm sinemaları, porsuğun etrafındaki titanik cafeler, bikaç ay önce kapanışına tanıklık ettiğim harabe cafenin kuruluş heyecanı, karakedi bozacısı, her parti veya konserden sonra gittiğimiz onur çorbacısı, sabah evden çıktığımızda kısmi yüz felci geçirten ayazı, halihazırda arkadaşlarım tarafından işletilen varuna gezgin ve hallerdeki şarapevi, insancıl kitabevi, dünyanın en iğrenç esnaf sarayı, gece olunca hamamyolu caddesinde yürümeyi imkansızlaştıran köpekler, şehrin neresinde olursan ol evine sandviç getiren park kumpir, binlerce anıyı içinde barındıran doktorlar caddesi, iki sene önce ayrıldığım eski sevgilime çıkma teklifi ettiğim pizza pizzanın yanındaki çocuk parkındaki banklar, istasyon çay bahçesindeki börekli kahvaltılar, o zamanlar hiç sevemediğim osmangazi üniversitesi kampüsü, odunpazarının o caanım arasokakları, belediye otobüslerindeki garip biletçiler, 6 senelik üniversite hayatımda 6 sene boyunca gittiğim yaz okulları...
geçen güzel günlere bir ağıt oldu bu entry. hey sen eskişehirde okuyan öğrenci! bi dur, bi kendine yukardan bak ve devam et yaşamaya...3-5 sene sonra sen de böyle düşüneceksin.