itiraf etmek gerekirse, bu operasyonla bir gurup subay içeri alındığında sevinmiştim. zira kendini beğenmiş kibirli üsrsubaylara hadleri bildiriliyordu. ancak bu sabah tvde bir habere denk geldim ve sevincimin yanlış bir mantık sebebiyle olduğunu kavradım. zira düşmanımın düşmanı, ilk düşmanımı içeri aldı diye oluşan sevincim aslında tamamen hukuksuzluk ve sahtecilik barındırıyormuş. şöyle ki:
adama 15-20 ceza veriyorlar. adam "niye?" diye soruyor. mahkeme "şu şu şu belgelere dayanarak" cevabını veriyor. adam "ama bu belgeler sahte" diyor. mahkeme "olur mu hiç. bu belgelerin orijinalleri tsk'da mevcut" şeklinde gerekçeli kararını sunuyor. çok geçmeden tsk'nın "bizde bahsi geçen belgeler yok" açıklaması geliyor. akabinde savunma bakanlığı "bizim için tsk'nın sözü doğrudur" açıklaması yapıyor.
e peki o belgelere dayanarak ceza verilenler ne olacak şimdi. ya da aynı gerekçelerle aylarca hatta yıllarca tutuklu kalanlar? bu kadar saçmalık nasıl oluyor da kimseyi rahatsız etmiyor? tamam, silahlı güçlerin hepsinden nefret ediyorum kişisel olarak. sadece türkiyedekilerden değil tüm dünyadakilerden. ama bu durum, böyle bir hukuksuzluk karşısında tepkisiz kalmama neden olmamalı. adamlar açıkça sahte belge düzenlemiş ve bu sahte belgelere dayanarak bir sürü insanın özgürlüğünü gasp etmiş. şu an sonucu merak içinde bekliyorum. ve tabi konuyla ilgili resmi açıklamaları. sanırım artık işler boka sarmaya başladı. özellikle de dünkü redhack olayı durumu iyice gözler önüne seriyor. ortalama ahlakı olan bir toplum, herşeyi geçtim, sırf bu iki konu sebebiyle bile bir dünya adamı istifaya zorlar. bakalım ahlaki yapımız ne düzeyde. bekleyelim ve görelim.