eski gösterileri çok mu bel altıydı da gülüyorduk bilmiyorum. ancak bunda olmayan, oturmayan bir şeyler var gibiydi.
oldukça fresh bi modda girdim sinema salonuna. roma dönemi arenalarını andıran bir salondu. ses sistemi harikaydı. ısısı da güzeldi. arkadaşlarla gelindiği için de ortam cem yılmaz'a ve altına sıçarak gülmeye çok uygun bir ortamdı. Açıkçası hepimiz onu istiyorduk.
bir anda belirdi, ilk giriş her zamanki gibi vasattı. kadınlar ve erkekler konuşuldu. oldukça klasik ve yetersiz birkaç espriden sonra açıldı cem. yavaş yavaş suratımızda gülümsemeler beliriyordu.
uzunca bir zaman "gülümseme"de kaldık. birbirimizi gaza getirme amaçlı kahkaha atmaya çalışıyor, yanımızdakine vurarak onu da dahil etmeye çalışıyorduk. cem yılmaz kendisi öğretmişti çünkü bunu bize. ancak çoğu kez nafile sonuçlar.
ilk yarı bittiğinde cem yılmaz 0, izleyiciler mecburen 0'dı. gurmelikten açılan bir muhabbet geldi. ve sonunda ilk kahkaha... filmin ilk saatinden sonra ilk kahkahanın gelmesi bizler için sevindiriciydi. hayretle birbirimize bakıyor ve "kahkaha attık lan" diyorduk gözlerimizle.
arada Antalya'daki restoranda yanlarına gelen alkollü müşteri esprisini duymak nostaljinin zirvesine çıkarsa da bizi, ilki kadar güldürmediği aşikardı.
yumurcaklar, penis taklitleri ortalamanın üstünde reaksiyonlar aldı.