ne olduğunu belirlediğimiz, askerde başıma/ başımıza gelen durumdur. gece nöbetlerinden dönen korkudan sararmış askerlerin sürekli bu durumdan bahsetmeleri ve nöbete çıkmamak için türlü bahaneler uydurması üzerine olayı araştırmaya karar vermiştik. öncelikle ağlayan bebek sesinin gerçekte olup olmadığını belirlemek icin nöbet kulubelerinde yerimizi aldık. gece belli bir zamanda 5-10 dakika aralıklarla periyodik olarak derinlerden gelen bebek sesini duyduğumuzda neredeyse altımıza sıçacaktık. bu esrarengiz sesin varlığını üç harflilerin varlığıyla birleştirip o an kafada yorum yapınca tüyleri diken diken eden ve gözleri korkudan yasartan bir durum peydah oluyordu. evet askerlerin silahını bile mevzide bırakıp koğuşa kaçmalarına sebep olan bu ağlayan bebeği bulmak için bir şeyler yapmazsak iş içinden çıkılmaz bir hal alacaktı. 9- 10 kişi kıç kıça birbirimizi itekleye itekleye sesin geldiği yöne doğru ilerlerken son 30 metre kala 3 kişi kaldık ve seste kesildi herkes haklı olarak çarpılmaktan korkuyordu. fakat 20 dakika sonra tekrar başladı. bu iş böyle çözülmeyecek diyerek ertesi gün bir plan yaptık. doğu karakolunda olduğumuz için tecizat imkanlarımız çoktu. ısıya duyarlı termal kamerayı bir geceliğine bebek sesinin geldiği mevkiye odakladık. gece görüş dürbünleriyle de izleyecektik. gece oldu vakit geldi çattı ama ses gelmiyordu ve o gece hiç gelmedi. ertesi gece umutsuzca beklerken birden terar başladı o bebek sesi gece görüş dürbünlerinden hiç bışey görünmüyor tek umudumuz termallerde de görüntü yoktu fakat bebek ağlaması neredeyse çığlığa dönüşmüştü dürbünleri bıraktık çünkü bakamıyordu kimse korkudan görmektek korkuyorduk artık. derken ısıya duyarlı termalden küçük bir kıpırtı aldık, bizzat kendim baktım ve toprak seviyesinde sanki birşey toprağın içinden kendini gösterip kayboluyor gibiydi. aha! dedim şimdi resmen sıçtık! çünkü o bölgede eski ermeni mezarları vardı karakolun içinde. irtibat hendeği kazarken çıkan kafa taslarıyla top oynar gibi oynuyorduk bu vukatı bu olayla bağdaştırınca korkumuz 1500 kat daha arttı. buna rağmen korkusuz türk askeri olarak olayın üstüne gittik. iyice inceledik görüntüleri ve varılan sonuç kuyruklu bişey ama ne? hayvana benziyo böyle kuyruklu falan. hazırladığımız projektörleri yansıttık tam o noktaya fakat kayboldu birden. artık aydınlık olan o bölgeye korkusuz askerler olarak gittik 32 kişi yani tam teçizatlı 2 tim. çevre güvenliği bile aldık amk. kuş uçurtmayacaz. tam görüntüyü aldığımız noktada yaptığımız incelemede toprakta küçük pati izleri ve küçük birkaç delik. bulguları birleştirip görüntüleri iyice incelediğimizde bunun gelincik adı verilen ve toprak altında yuvalanan sevimli bir hayvana ait olduğu ortaya çıktı. velakin nöbette askerlerin bu sesi duyması normal. gece cevre dinleme ve gözetleme görevi yapan askerlerin, askeri bölgelerin genellikle kırsal alanlarda olmasından dolayı bu sesi duymaları olağandır. bu da böyle bir bebek ağlama sesi tespit anımdır.