''Babası bir devlet memuru annesi de ev hanımı olan ve hayatında "babam memur, annem ev hanımı" kalıbını en az 10 kez kullanmış, kimi zaman yokluklar ve sıkıntılar çekmiş, ama hep mutlu ve tatmin edilmiş, cefakar annesi tarafından sabahın 6'sında kahvaltısı hazırlanmış ve okula yolcu edilmiş, bazen mutlu ayrıldığı eve açıklanan yazılı sonucu yüzünden korku hissederek dönmüş, 3-4 kardeş bir arada bir kömür sobasının etrafında ısınmış ve ders çalışmış, elektrikler kesildiğinde ödevlerini yetiştirmek için mum ışığında dahi çalışmayı sürdürmüş, annesi her akşam ertesi gün babanın giyeceği gömleği pantolonu ütülemiş, babadan sabah harçlığını tam almış, eve veya kendisine alınan her türlü şeyin kıymetini bilmiş ve o gece sevinçten uyuyamamış, hele severek aldığı ilk spor ayakkabısına sarılarak uyumuş, ailesi tarafından her mezuniyetinde iyi bir okul kazanması beklenmiş genç olmaktır.''*