Sular çekilmiş, ayaklarımın ucunda,
iki balık can çekişiyor, kayıtsız bakıyorum.
işte son. Kırık dökük, bölük pörçük.
Ağızları açılıp kapanıyor.
Sessiz çığlıkları,
Çırpınışları giderek ufalıyor.
Umrumda değil yitişleri.
Gören beni kalpsiz sanır.
Bir hareketle hayat vermiyor yavrucaklara, der.
Kalpsiz değilimdir normalde.
Büyük bir kalbim olduğunu düşünüyorum.
Kendim dışında herkese yardım ederdim elimden geldiğince.
Fakat seni sevmek zor iş.
Sakın kızma ama başka hiçbir şey umrumda değil, elimde değil..
Tüm yüreğimi sana odakladım.
Hakedildiğin kadar sevilesin diye.
Sen atıyor çığlık çığlık, duyuyor musun?
Sadece sana ve seni yazıyorum.
Hiçbir şiirimi bitiremiyorum.
Hayatı bıraktım, seni yaşıyorum.
Pişman değilim açıkçası.
Çünkü sen benim için bir mecburiyet değil.
Bir seçenektin.
Gözlerine izin verdim önce,
- ya da gururumdan böyle söylüyorum. -
Sonra sözlerinle yer ettin,
Sana tüm kalbimi açtım ve sen
Bütün varlığınla yayıldın en derinlerime..
iyi ki geldin canım, iyi ki geldin.
Senden güzel bir anlam bulamazdım.
Yine de bir intiharsa bu,
Kutsal kitaplarda bahsedilen o büyük suçsa,
Affet beni..
Seni seviyorum.
E bir de yazarken rahatsız edilmeyi sevmiyorum.
Kalemi elimden bırakırsam bütün imgelerim uçup gidebilir.
Ve o iki balığı kurtarmak için yazıya ara vermem gerekecek.
Kalemi ve kağıdı soluma bırakıp derin bir nefes almam,
Güçlükle ayağa kalkmam gerekecek .
Ki muhtemelen ayağımın uyuştuğunu farkedeceğim.
Küfürler edeceğim, bütün o yaralı şair duruşum silinecek.
Sonra onlara hayat vereceğim, yüzüşlerini izleyip gülümseyeceğim.
Kendimi bir bok sanacağım, tanrı sanacağım, iyice havalanacağım.
Ve sen arşa çıkmış kıçımı indirene kadar bir bok yazamayacağım.
O iki balığı kurtarmak mı... Hiç sanmıyorum.
Zaten çoktan öldüler..
Şimdi şiirime devam edebilirim.