kar kış demeden hatta yollarin kapalı olmasına rağmen -beylikdüzünde buzlanma sebebiyle e5 kapalıydı- sabah 10 gibi beklenmeyen zorlu bir yolculuğa başladım. yolda beni ne gibi zorlukların beklediğini az buçuk tahmin edebiliyordum. neyse hazırlık falan sıkıca giyinmiş vaziyette yola koyuldum. şansım varmış ki otobüs hemen geldi ama yollar karlı olduğundan ve biraz eğimli olduğundan yavaşladı ama durmadı hareket halindeki otobuse güç bela atladım.
neyse ışte çok geçmeden büyükçekmece ye vardık, vardık varmasına ama öylece kaldık. yarım saat bekledikten sonra kara haber geldi tüyap rampasinda buzlanma sebebiyle e5 kapalı. hiç düşünmeden otobüsten indim alternatif yolları kullanmak ümidiyle. taksiye binmek mantıklı geldi minibüse ulaşmak için atladım taksiye çarşı içinden geçen minibuslere kadar, yine içimde korku ve ümit dolu duygularla çarşıya geldim. burada da durum çok kötüydü bütün araçlar bu tarafa yönlendirilmiş ama genede umut vardi çünkü trafik azda olsa akiyodu ve bu umut bana yetti bu seferde metrobuse giden minibuse bindim, ikina ikina beş dakikalık mesafeyi bir saate yakın sürede aldık. kaptanın metrobuse gidecekler burada inecek demesiyle derin bir oh çektim.
artık buradan sonrası daha kolaydı, kafam rahat bindim metrobuse güzel güzel giderken - hani olur ya kalabalık ortamda insanlar konuşur bir sürü ciyaklama sesi gelir ama ilgilenmediginizden kuş sesi gibi gelir- bir ses yankılandı aynen şöyle ' okmeydanında metrobus yolun dışına çıkmış' hemen dikkat kesildim ama başka birşey duymadım.içime kurt düştü ya yol kapaliysa! ama hiç öyle değil gibi yavrum metrobus herzamanki gibi yoluna devam derken avcilara vardık.
al ışte maceranın hasi burada metrobuse binebilmek hatta oturabilmek sanattır derim hep hele ki bu sogukta. bir iki üç dördüncüsünde anca oturabildim, sanattan yana geri kaldigimin farkındayım. neyseki çok güç olmasa da zincirlikuyuya vardık. sıra geldi ıstinye minibüsüne binmek zaten saniyede bi kalktığı için ve yollarda büyükçekmecede ki kadar kapalı olmadigindan oraya nazaran rahat bi yolculuk sonunda ıstinye ye geldik.
saat iki ye çeyrek var, biletimiz saat ikide daha biletide yazdirmamiz gerek,hopbala bilet çıkartma zimbitrtisi da bozuk cikmazmi görevliye gittik koştur koştur.internetten aldık makine bileti yazdırdı gösteriyor ama bize vermedi açıklamasını yaptıktan sonra görevli arkadaş teyit etti ve eline boş bir kağıt alarak bilet bilgilerini yazdı ve 'bir kullanımliktir' kasesi de bastıktan sonra elimize tutusturdu şaşkınlıktan güler misin aglarmisin - bu ney laan- hayatımızda ilk defa böyle orjinal mi desem klasik mi desem bilemedim... biletle sinemaya girdik.
derseniz ki arkadaşım günler çuvala mi girdide zorladin bu kadar açıklamasıni da yapayım hemen.
şöyle ki;
21 aralık olmadan gidelim dedik, yanlış anlaşılmasın hayat sürprizlerle dolu ne olacağı hiç belli olmaz.
sinema bileti bulamiyorduk tek bulduğumuz biletli bir daha bulamayız düşüncesiyle ne olursa olsun bu fırsatı kaciramazdik.
beklenmedik yolculuklara beklenmedik yolculuklarla gitmiş olmamızdan kaynaklı olsa gerek herhalde filmi daha çok beğendik ve değerini bir o kadar daha artırdı.
daha bunun bir de dönüş yolu olacağını düşünmüyoruz bile yemekdi kahveydi derken oturduk eleştirilerimizi yapmaya dalmışsiz derken saate ancak eve vardığımda baktım ve 23 sularindaydi.
ışte böyle zor bir o kadarda keyifli bir gün gecirmeme olanak sağlayan filmdir.