raul meireles

entry995 galeri
    273.
  1. fenerbahçeliyim: not.

    kalitesi tartışılmaz bir futbolcudur. şüphesiz ki, türkiye'ye gelmiş en büyük isimlerden biridir.

    lakin taraftar gözlüklerini bir yana bırakıp, objektif bakmak lazım. eğriye eğri, doğruya doğru demek lazım. galatasaray maçında resmen sıçmıştır. inanılmaz derecede kötü oynamış ve bütün fenerbahçe taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmıştır. bunların üstüne de, bu kötü oyununu örtmek için tuhaf triplere girmiştir. türk taraftar profilini gayet başarılı çözümlediği için, kırmızı karttan sonra armayı öpmüş ve bizim anında gaza gelen milletimize, yediği haltları unutturmuştur.

    genel futbolculuğunun dışında, galatasaray maçında yaptığı şeylerden sonra, bu adamı savunmak, tam olarak saçmalıktır. fakat öte yandan, savunan fenerbahçeli renkdaşlarıma da kızamıyorum.

    çünkü bu yazıyı okuyan sizler de gayet iyi biliyorsunuz ki, meireles hangi takımlı olursa olsun, o takım taraftarları yine aynı şekilde savunacaklardı. bir şekilde bir yerinden kotarmaya çalışacaklardı.
    her zaman söylediğim gibi, burda önemli olan fenerbahçe ya da galatasaray mevzuu değil. burda devreye 'türk zihniyeti' giriyor. biz, söz konusu futbol olduğunda gözü dönen bir milletiz. hatta götü başı dağıtan bir milletiz. üzgünüm ama bu böyle.

    sakın yanlış anlaşılmasın. örnek veriyorum. caner'in eskişehir maçında gördüğü haksız kırmızı karttan sonra tek bir galatasaraylı, beşiktaşlı çıkıp da 'ulan ayıptır, bugün onlara, yarın bize.' dememişken, meireles'in yediği bu naneden sonra her biri; ''engin hakemin yakasını topladı diye 11 maç ceza almıştı kardeşim, bakalım meireles'e ne kadar ceza gelecek!'' deyi takipçi avukat kesildiler.

    daha eskiye gidelim; melo'nun, riera'yı yumruklaması hadisesi sonrasında, galatsaraylılardan çok, fenerbahçeliler ve beşiktaşlılar konuştular. psikolojik baskı uyguladılar, vs vs...

    daha da eskiye gidilir, ve daha da eskiye gidilir. buna benzer milyon tane olay hatırlanır. her biri farklı takımlarımızın lehine/aleyhine olan hadiselerdir, lakin hepsinin de özünde insanımızın birbirine olan nefreti saklıdır. 'bir açıklarını bulalım da giydirelim ibnelere!' düşüncesi vardır.

    bunun böyle olduğunu herkes bilir, fakat kimse kendine itiraf edemez. etmek de istemez.

    özetle; bugün meireles'i savunan fenerbahçeli kardeşim, tamamiyle bu psikolojinin etkisiyle savunmaktadır. yarın bir gün aynı psikolojiye galatasaraylı/beşiktaşlı bir kardeşim girecek, bu sefer de diğerleri avukat kesilecek, sütten çıkmış ak kaşık kesilecektir.

    lafı çok uzattım. kimse benim fenerbahçe sevgimi sorgulayamaz. kimse benim taraftarlığımı sorgulayamaz. herkesten çok sever, herkesten çok tutarım takımımı. fakat şunu da bilirim; takım tutmak, o takımın, ya da herhangi bir oyuncusunun, yöneticisinin yaptığı bariz hataları görmezden gelmek, hatta üstünü örtmeye çalışmak değildir. taraftarlık; tuttuğun takımı eğrisiyle doğrusuyla sevebilmek, kabul edebilmek demektir.

    geçen seneden beri 'aziz yıldırım yüzünden' yaşadığımız şeyler ortada. hangi fenerbahçeli vazgeçti takımından?
    bugün galatsaray'ın, beşiktaşın başına gelse aynı şeyler, hangisi vazgeçecek o büyük aşkından?

    cevapları hepimiz biliyoruz.

    bu meireles olayı, küçücük bir hadise. yarın bir gün unutulur gider. fakat fenerbahçe, galatasaray, beşiktaş.. bunlar büyük takımlardır. bunlar bizim takımlarımızdır ve bakidirler, ölümsüzdürler.

    meireles'in hakeme yaptığı işaretin ne olduğu ortada. bunun savunulacak bir tarafı yok. cezasını çekmeli. ve meireles'e armayı öptüğü için teşekkür etmek yerine, fenerbahçe için çok önemli olan, çok özel olan bir galatsaray maçında kötü oynadığı için, gayret göstermediği için kızılmalıdır.

    yeniden başa dönecek olursak, meireles çok iyi bir futbolcudur. cezası neyse çekmeli, ve yeniden efendice sahaya çıkıp işini yapmalıdır.

    benim yorumlamam bu kadar, hadi hayırlı işl..
    0 ...