yaş on beş, yer edirne. dinlenme tesisinin marketinde çalışıyordum. yurtdışından gelen veya yurdışına çıkacak otobüsler yarım saat mola veriyordu bizim tesiste. otobüs kaptanları kral adamlardı. önce lokantada yemeklerini yer ardından markete uğrayıp bir şeyler alırlardı yol için. yanlarında mutlaka rus veya rumen bir kadın olurdu, metres kadrosundan.
bunların aldıkları malzeme güzelce poşete konur ve bizler tarafından otobüse götürülürdü. kaptana yakışmazdı ya poşet taşımak. hem sigara içiyorlardı hemen hep. neyse bizim eski şarapçı yeni hacı patron her defasında;
- oğlum şunları arabaya götür
deyip dururdu yüksek sesle.
bir gün dayanamadım:
- götürüyorum zaten görmüyor musun?
dedim. akşam hesabım kesildi.
patron kaptana yalakalık olsun diye söylerdi bunları ama benim zoruma gidiyordu, adamın karizmasını çizince de kovulduk haliyle.