16 aralık 2012 galatasaray fenerbahçe maçı

entry634 galeri
    568.
  1. selamün aleyküm.

    öncelikle belirtmek isterim ki, hayatımda izlediğim en sikindirik derbiydi.gerek fenerbahçe, gerekse galatasaray, hiçbir şekilde futbola dair bir iş yapmadı. selçuk inan'ın frikik golü hariç, işte futbol.. denilecek bir şey yoktu ortada.
    ayıptır lan, iki büyük kulüpsünüz, bir ülke kilitlenmiş sizi izliyor (bazılarına göre dünya izliyor, he dünya izliyor, al bak.. aha.. ) biraz futbol oynayın bre ibneler. eğlendirin bizi, işinizin adı ne?!

    ben aykut'tan ötürü zaten ümitsizdim. sahaya yenilmemek için çıkan bir adam, hatta ne yenilmemesi amk, aykuta kalsa; fark yemediğimiz her maç, bizim için bir şükür sebebi.
    ben 28 yaşında insanım, fenerbahçe aşığıyım. bu adam beni kanser etti, bu adam beni tuttuğum takımdan soğuma noktasına getirdi. saldır fenerbahçe tezahüratı sadece bir tezahürat olarak kaldı. benim fenerbahçem artık saldırmıyor, 11 kişilik takımda, 17 ön libero ve stoperle defans yapıyor. ben kendimi pes'e verdim, enis'in tabiriyle (vodvil) gınaman beni dostlar, ayıplaman beni, ben.. 28 yaşında, 30 senelik fenerbahçeli olan ben, kendimi pes'e verdim. futbol yaşamı'nda kendi kurduğum fenerbahçe takımıyla, aklımdaki futbolu oynayıp mutlu oluyorum. bi görseniz, recep niyaz'ı avrupa'da gol kralı falan yaptım abisi, yanlış anlama, daha 17 yaşında çocuk. yalancının götüne koyayım, en iyi futbolcu seviyesinde oynuyorum üstelik.
    dakika 80 olsun da recep oyuna girsin diye beklemiyorum. selçuk şahin'i ilk on sekiz'e almıyorum. bazen alıyorum, maç esnasında tıklıyorum üstüne, meireles'le değiştiriyorum, sonra oyun durmadan, hemen o değişikliği iptal ediyorum ki, ümitlensin de hevesi kursağında kalsın pezevengin diye... nasıl mutlu oluyorum anlatamam. bi hoşuma gidiyo bi hoşuma gidiyo, evin içinde tek başıma erol taş gibi nüüiihahahaha diye güle güle ölüyorum amk.
    krasiç'e bir program uygulamışım, eleman yılın en iyi futbolcusu seçildi geçen. geldi ve insan gibi teşekkür etti, ahmet abi dedi, kral adamsın dedi, beni yeniden futbol camiasına kazandırdın dedi. ve daha neler neler. kendi dünyamı anlatıp daha fazla kafanızı sikmek istemem a dostlar. ama durum bu yani, karikatürize falan etmiyorum. gerçekten takımımın içinde bulunduğu durumu, pes oynayarak unutmaya çalışıyorum. ağlanacak haldeyim lan.

    aykut kocaman ve aziz yıldırım, bir taraftar olarak, benim dünyamı sikip attılar. benim koç gibi alex'imi yediler. dağ gibi adamı, dünyanın en güzel şeylerini hak eden bu güzel adamı, hiç de hak etmediği bir şekilde gönderdiler.
    takım başsız kaldı, takım cesaretini yitirdi, takımın götü başı ayrı oynamaya başladı. tabii ki her şeyi alex'in gidişine bağlamıyorum, ama %70'i buna bağlıdır canlarım ciğerlerim.

    hiç unutmuyorum, spartak moskova maçı öncesi, aykut basın toplantısı yapıyor, kurduğu cümleyi harfi harfine hatırlamıyorum elbette ama şöyle bir şey söyledi; ''doksanıncı dakikaya kadar bile 1-0 olsa bizim için yeterli olur...''
    işte o an tamam dedim abi.. tamam biz bitmişiz dedim ya. 90. dakikaya kadar 1 farkla önde olmayı (allah razı olsun) marifet sayan, başarı sayan bir adam var takımın başında.

    nitekim bu adam, marsilya maçında bu düşüncesinin ne anlama geldiğini, yaptığı sikik değişiklikler ve yedirdiği son saniye golüyle göstermiş oldu. ve buna benzer başka maçlarda da aynı korkak oyun tarzı ile sikip attı takımı.
    lan biz bu adam yüzünden gidemedik olm şampiyonlar ligine. biz bu adam yüzünden kaybettik süper kupayı da, biz bu adam yüzünden kötü başladık lige. ama hala bu adam, bu takımın başında... bala göte kazandığımız maçları başarı sayıyor insanlar. inanılacak gibi değil.

    sow diye bir forvetimiz var (hani bazı yemekler çok güzeldir de, bir şeyi eksik dersiniz ya (bu geyik de ne geyikmiş arkadaş, başka bir örneğimiz yok millet olarak (lan o değil de parantezin amına koydum, parantez açayım derken çığır açtım resmen) hep aynı örnek.) heh işte bu sow da da öyle bir durum var. adam da bir şey eksik ama ne eksik çözemedim.) iyi kötü bir şeyler yapıyor, allem edip kallem edip atıyor. lakin adam bildiğin mülteci lan, komşu ülkeye sınır köyü gibi, kutupta yalnız bir ayı gibi yazık tek başına dolaşıp duruyor. varıp da hacı nabıyon? bi şeye ihtiyacın var mı? al pas vereyim yer misin? diyen yok. amını yolunu sikeyim, hasbelkader adama top gelecek de, toptan uzak kaldığı için yabancılaşan bu gariban önce o topa alışacak da, aaa lan toptu bu di mi, ben de futbolcuydum, dur şuna bi vurayım amk diyecek de, vuracak da gol olacak.
    resmen böyle bir durum var.
    kuyt desen.. adam yakında bastonla sahaya çıkacak, 80 yaşına geldi amk, ama buna rağmen canını dişine takıyor, resmen 10 kişilik iş yapıyor. e amk bu adam süpermen değil ki aga, bir yerde patlıyor işte. aha bak, halı sahadaki göbekli abi gibi, beyler ben yoruldum hesabı tıkandı herif. bana kıramp giriyor hacı baba, değiştirin beni dedi. ne desin? 40 yaşında insanım ben, utanın biraz, benim koştuğumun yarısını da siz koşun be hey dalyarraklar mı desin?
    sow bir yerde cebelleşiyor, kuyt bir yerde cebelleşiyor, ama ortak bir oyun yok...

    caner diye bir adam var, azcık içsen, az biraz zum olsan, çoğu türk kızından güzel bence. futbolu da aynen öyle. eğer topa basıp düşmezse bi on adım falan gidebiliyor, ve eğer o gün adet gününde falan değilse, majezik falan aldıysa iyi kötü bir orta açabiliyor sağ olsun.
    süper kupa maçında umut'a çok gereksiz bir hareket yapıp maçı da vermişti bu bacımız. onun dışında hiçbir maçta 'oyunu değiştiren hamleler' göremedik kendisinden. varlığı yokluğu bir. hatta varlığı bir, yokluğu iki. değil diyen beri gelsin... ben bu adamı anında sattım pes'te. valla billa, man blue geldi, 35 bin euro verdi geri zekalılar, anında sattım amk. caner ne lan?

    baroni... baroni bildiğin kazı kazan. her maçtan önce kapanıyor üstü. altından ne çıkacağını bilemiyorsun. bazen verdiğin parayı kurtarıyor, bazen iki mislini kazandırıyor. ama kazı kazan dediğin şey, genele baktığında kaybettiren bir şeydir. paranı heba edersin.
    verirsin 1 lira, bir tane alırsın. kazırsın, 1 lira daha çıkar, o 1 lirayla bir daha alırsın, sonra 10 lira çıkar, on tane alırsın o gazla, sonra kazır durursun. sonuç? sonuç, elin boş, götün yaş, siktir olur gidersin.
    bir maç kazandırıyor, sonra 5 maç ortada yok beyimiz. işte rıdvan'ın 'bir alex değil' lafı bu yüzden var.
    alex gidince kendini bir anda onun koltuğunda gördü bu arkadaş. ama üzgünüm, o koltuk baroniye yatak gibi büyük. yatıp kayboluyor, yatıp yok oluyor. orda selçuk'a frikik vereceğine, taksim'de beni siken yok mu diye bağır daha iyi. vallaha deli lan heralde yazık amk deyip geçerler, ama o noktada göz göre göre faul yaparsan acımaz sikerler. selçuk'a sorsan penaltı mı frikik mi diye, say hacı dokuz on beşi der, gülümseyerek verir eline.
    kimse gelip bana baroni'yi savunmasın. yahu o anda adam bunu mu düşünecekti? demesin. düşünecek tabii amk.
    selçuk nasıl düşünüyor peki? adam resmen 'dur şurda bir faul alayım da çocuğu koyayım' hareketiyle aldı topu. bu düşünceyle almadıysa dünya alem götümü siksin.
    demek ki bazı şeyler düşünülebiliyormuş. sen de ona bu fırsatı vermeyeceksin. yok öyle yağma...
    onun dışında da zaten elini kolunu sallayarak gezdi baroni hazretleri. hiçbir varlık gösteremedi. kazıdık, kazanamadık...

    meireles... hacı kusura bakma, sen yılların kurdu olarak bizim türk seyircisini çözmüş olabilirsin. 'hmmm şu armayı bi öpeyim, bunlar her şeyi unutur amk' diye gayet mantıklı düşünmüş olabilirsin. ama ben yemem panpa, üzgünüm, yiyemem.

    meireles, galatasaray maçının en büyük hayal kırıklıklarından biriydi. kapasitesinin %40'ını bile sergileyemedi. sergilemek için de hiçbir çaba göstermedi. adeta 'kimse oynamıyor zaten, ben ne oynayacağım amk' der gibiydi. e haklı tabii. kuyt gibi hırslı değil ki adam, sistem oyuncusu. sistem çalışırsa, o da çalışıyor, onun olayı bu.
    gördüğü kırmızı kart gayet doğruydu. ha elbette birkaç pozisyon öncesinde kendisine yapılan hareket de bariz fauldü, isyanında haklıydı.e ama yılların futbolcususun kardeşim, hakem bazen vermeyebilir, ne diye gaza geliyorsun? durdursana kendini!
    sarı kartı olan bir adam, bile bile ikinci sarıyı yer mi? yedi işte. sonra da armayı öpüp tribünlere oynadı, götü kurtardı.
    bizim milletimiz de acayip bayılır böyle şeylere. lan adam armayı öptü olum, onun sikini yerim ben, varsın kötü oynasın.. kafası işte.
    özetle; meireles, hırssız, isteksiz, boş oyununu mini şovuyla örtmeye çalıştı. kendini affettirmesi gerekir. artık önümüzdeki maçlara bakıcaz...

    ya yoruldum amk. valla billa yaz yaz bitmez bu ibneler. daha galatasaray'a da giydirecektim. ama vallaha sıkıldım lan, gidip pes oynayacağım ben.

    sahada tek bir adam vardı, o da selçuk inan. frikik attığı için falan söylemiyorum (ki o frikik golü için çok şey söylenmeli. kesinlikle zeka, beceri ve azmin eseridir.) açıp tekrar izleyin maçı, sahanın en iyisi selçuk'tu. ikinci sırayı da yobo alır. olaysız dağılalım.

    maçın başındaki kareografi şovu, maçın kendisinden çok daha güzeldi. maçı kazanan galatsaray taraftarıydı.
    koskoca kulüpler, bildiğin köy takımı gibi top oynadılar. ne bir heyecan, ne bir atraksiyon... sıkıntıdan öldüm amk.

    ama bu bize haktır hacı. gerek galatasaraylı, beşiktaşlı kardeşlerim, gerekse fenerbahçeli renkdaşlarım, bu kafayla devam ederlerse, biz hiçbir zaman kaliteli futbol izleyemeyiz.
    yenelim de nasıl yenersek yenelim. daha doğrusu, koyalım da nasıl koyarsak koyalım. yeter ki ertesi gün rakip takım taraftarlarıyla taşak geçebilelim, gerisi nasıl olursa olsun.. düşüncesi.

    bu millet, ne zaman sidik yarıştırmaktan, saçma sapan düşmanlıktan, birbirinden nefret etmekten vazgeçip gerçekten kaliteli futbol izlemek ister, futbolu sadece futbol için arzu eder, işte o zaman bir şeyler değişir.

    dünya derbisiymiş.. hassiktir ordan amk. anında gaza geliyoruz.
    bazı malum kurumların; 'millet rekabetin de ötesinde, birbirine düşman olacak kadar gaza gelsin ki, biz de paranın amına koyabilelim' diye ortaya attığı uydurmalardan biri işte. dünya derbisi...
    0-0 bitmiş cenoa-lecce maçını banttan izlemek miydi neydi, öyle bir başlık vardı. iş oraya doğru gidiyor. ülkemizdeki futbolcu müsveddeleri paranın anasını sikiyor, yabancı yıldızlar burayı bir tatil cenneti olarak görüyor, kariyerlerinin sonunda büyük vurgunu vurmak için geliyorlar, biz de hala dünya derbisi diye, türk futbolu diye kendimizi avutuyoruz.

    bugün izlediğim maç, benim lig tv'ye verdiğim paranın haram olduğunun, enayilik olduğunun en büyük kanıtıydı amk.

    lan neyse, konu dağıldı, iyice saçmalamaya başladım. acayip çişim de geldi ondan heralde. bu sefer gerçekten bitiriyorum.

    galatasaraylı kardeşlerimi tebrik ediyorum. iyi oynamasalar da kazandılar. e her zaman onlar iyi oynuyordu biz kazanıyorduk. bu sefer ikimiz de kötü oynadık, onlar kazandı. artık mayıs'taki rövanş maçını bekleyeceğiz, ne yapalım.

    bu yazıdan alınması gereken mesajlar;

    1- aykut kocaman bu takımın başından gitmedikten sonra bizden bir şey olmaz.
    2- galatasaray şampiyonlar ligi'nde bu oyunla çok kötü üzülür. türk milli takımında olduğu gibi, bariz allah'ın yardımıyla çıktı gruptan (kusura bakmayın beyler, fenerbahçe için de aynı şeyi söylerdim. kesinlikle objektif konuşuyorum.) anlık bir hırsla ve allah'ın yardımıyla çıktı. yoksa hiçbir maçında gruptan çıkacak bir oyun sergilemedi.
    acilen toparlanması lazım. artık takviye mi yapar, n'apar fatih terim, bilemem...
    3- gerek takımlarımız, gerek taraftarlarımız, birbirlerine düşmanlık gütmeden, sadece gerçek bir rekabet içinde olurlarsa, hem futbolumuz adına, hem de insanımız adına her şey çok daha güzel olur.
    4- pes'te futbol yaşamı oynarken, arada gelişmiş arama'dan 15-19 yaş aralığındaki gençleri aratın. acayip ucuz ve yetenekli elemanlar çıkıyor, 1 sezon sonra 30 misline okutursunuz.

    öptüm.
    0 ...