iki zavallı takımın zavallı taraftarlarının Türkiye'de verilmekte olan herhangi bir kupayı almak adına aralarındaki rekabetin göstergesidir, o kadar büyük takım olduklarını zannederler ki aralarındaki rekabetin sadece Türkiye'de geçen yerel bir mevzu olduğunun farkında değillerdir, evet çok fazla taraftarları vardır fakat uluslar arası herhangi bir kupada bu rekabeti yarı, çeyrek dahada ileri giderek finale taşıyamamışlar dır, bu iki kulübün en büyük başarısı yıllar yıllar önce sarı kırmızı renklere sahip kulübün yanlışlıkla Avrupa'da kupa almasıdır, bu konunun rekabetle bir alakası olmasa da taraftar bunu bir koz olarak kullanır, sarı lacivert renklere sahip kulübün ise Avrupa'da elle tutulur bir başarısı olmadığı için rekabette söz sahibi olmak adına ezeli rakibi olarak gördüğü takımı, kötü gününde yakalayıp yüksek skorlu şekilde mağlup ederek rekabetin dahada boktan bir hal almasını sağlamıştır.
bu iki takım Türk insanının en büyük yalanı ve en büyük yanılgısıdır, bu insanlar spor takımlarına neden şehir, belediye ve semt isimleri konulduğunun farkına varamayan başarı düşkünü, medya dayatmasından nasiplenerek bir takımın taraftarı olduğunu düşünen insan topluluklarıdır.
kendilerini benim babam, dedem bu takımı tutardı, yenildiği zaman ağlardı oradan geliyor bu sevda diye aldatır karşısındakini de aldattığını zanneder, halbuki iş öyle değildir. muhtemelen o zamanki üç beş kulübünden birini tutmak zorunda kalan dedesi ve babası tutması gereken takımın kuruluşunu görememiş veyahut başka sebeplerden dolayı eski takımından vazgeçememiştir.
Türkiye'de yaşayan her Türk nasıl Türk Milli takımını tutuyor ise Tokatta yaşayan Tokatlı, Samsunda yaşayan Samsunlu, izmir'de yaşayan izmirli (ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz) hangi takımı tutması gerektiğini kavrayamayan koyun sürüleri arasından bana eksi oy verecek olan koyuna bir iki söyleyeceğim var önce nerede doğduğunu, sonra nereli olduğunu, sonra hangi takımı tuttuğunu, sonrada anlattıklarıma bakarak tutması gereken takımın hangi lig de ne durumda ne parasal sıkıntılar çektiğini bir gözden geçirsin, ondan sonrada otursun şimdi tuttuğu o takımın kaç tane maçına gittiğini, kaç sezon lisanslı ürününü aldığını da bir güzel düşünsün, eğer almadı ise veya daha stadını bile görmedi ise o aptala söyleyecek hiçbir sözüm yok, eğer aldı ise de o paraların nasıl çarçur edilip başarısızlıkların üstü kapatılarak, verilen onca para ile gol makinesi diyerek aldıkları yabancı uyruklu çamaşır makinelerini bir düşünsün, medya aracılığı ile nasıl uyutulduğunu anlayabilen farkına varabilen varsa elini öpmek için buluşacağımız adresi bana mesaj atsın.