iki güzel örnekle eşitliğin açıklanacağı bir gerçekliktir .
Kapitalistlerin güdümündeki iktidarlar insanlara fırsat eşitliği yarattıkları yalanı ile oy avcılığı peşinde koşup ülkemizde yeni üniversiteler açmışlardır . Peki bu üniversitelerin alt-yapıları tamamen hazır mıdır ? Bu üniversiteler de çalışacak üniversite profesörleri var mıdır ? ilçelerde allahın siktir ettiği yerlere kurulan bu üniversitelere ulaşım sorunu çözülmüş müdür ? Kültürel anlamda bir evrenkent rolü üstlenmesi gereken üniversitelerimizde açılan bölümlere kıyasla bulunduğu sınırlarda öğrencilerini geliştirecek ne kadar fırsatlara sahiptir ?
Eşitlikten yana olan bir insan bunun bir oy avcılığı olduğunu anında çakar ve fırsat eşitliği diye sunulan gerçekliklerin aslında birer tercihsizlik olduğunu kavrar . Çünkü bu yeni üniversitelerde açılan bölümlerde yeni istihdam sahaları tamamıyla tıkalıdır ve bu bölümlerden mezun olacaklar zaten işsiz kalmayı en başından kabul edeceklerdir . Dağın tepesinde kurulan üniversitelere şehir merkezinden ulaşacak öğretim üyeleri ve öğrencileri düşünen kimse yoktur .
Bunun dışında sağlık sektöründe sevksiz bir muayene uygulaması başlatılmıştır . Ancak bu sevksiz muayene sözüm ona insanlara istedikleri hastanelerde muayene olma ve istediği eczaneden ilaç alma keyfiyetine rağmen kalite bazında burjuva snıfından daha büyük destek almış döner sermayesi gelişmiş üniversite hastanelerinde oluşturacağı birikimin üiversitelerdeki araştırmaları engelleyeceği ve iktidara yakın olan özel hastanelerin bu politika doğrultusunda ödemelerinin daha erken ve kolay bir şekilde yapılırken , diğer hastanelere ise ayrımcılık yapılarak aslında sağlık sistemindeki birleşme ile gizli bir sağlık ayrımcılığına gidildiği gerçeği gözardı edilmeye çalışılmaktadır . Bu başlığı açanın liberalizm başlığı adı altında kendini savunmaya geçmesi acil ve de elzemdir .