ölmeden sağ kalanlar, bu vatana borçlarını misli misli ödeyen, yine de bilhassa 80 darbesiyle devletten ihaneti yiyen kişilerdir.
ölmeyip sağ kalanlar, kıçları üşüyecek diye korkup izmir'de "diyarbakır" konulu yazı yazanların yerine, bu ülkede çocuklar okusun diye batman'da öğretmenlik yapan kişilerdir.
ölmeyip sağ kalanlar, devletin düzenini değiştirmek için çıktığı yolda darbeyle susturulmasına rağmen yılmayıp terör örgütleri ile işbirliği yapanlar tarafından, bayrak direklerine asılan kişilerdir.
ölmeyip sağ kalanlar, komando olup, dağlarda terörist avına çıkan, "komünist emperyalist (!)" devletlerin katlettiği kardeşleriyle omuz omuza çarpışmasını bilen kişilerdir.
ölmeyip sağ kalanlar, "ölen öldü, kalan sağlar bizimdir" diyerek vatanı iç ve dış tehlikelere karşı korumayı borç bilmiş insanlardır.
yine söylüyorum : bu ülke, 550 kişi değildir. yetmiş milyondur.
ama sayıyla mı yürür bu işler ? "sen az öldün, ben çok öldüm, onun için ben haklıyım" diye mi ? dün biri diyor : "içeride 5000, dışarıda 500". bugün başkası diyor : "içeride 1500, dışarıda 3500". ulan beşi, onu mu var bu işin ?
"yusufiye" kelimesini duyunca apışıp kalan sen ! "devrim şehidi" derken "ah, vah", "ülkücü şehit" derken "ne şehidi, onlar şerefsiz leşlerdir" diyen sen !
amerika'ya karşı, rusya'ya karşı, çin'e karşı, asala'ya karşı, pkk'ya karşı mücadele vermek için and içen ben ! dış düşmanlara karşı olduğum gibi, iç düşmanlara da karşı olan ben !
tamam, senin tarafından da güzel şeyler yapmak isteyenler oldu. kabulümdür. düzeni değiştirmeyi refah için istedin. kabulümdür. ama senin gibi düşündüğünü söyleyip, anarşizme çanak tutan, terörizme çanak tutan, karakol basan, askere, polise silah çeken, halkı "güzel şarkılarla" isyana teşvik edenlere, eşkıyalığın önde gidenini yapanlara karşıyım diye beni suçlama.
ben, bu ülkede canımı dişime takarak çalıştım. ne terörist itlere yaltaklandım, ne de emperyalist köpeklere. bugün hala şehit veriyoruz. ben, nefretimi, kinimi, elimi havaya şehadet etmek için kaldırıp "ulurcasına" haykırdığım için beni asla kınama.
bahsettiğin kardeşliğin, hoşgörünün ne demek olduğunu ben biliyorum. bin yıldır bu topraklarda, beş bin yıldır bu dünyada senin bu dediklerin için yaşadım.
sen her defasında, benim vatana, bayrağa olan zaafımdan, atalarıma olan borcumdan ve saygımdan istifade ederek beni bu duygumdan ve inancımdan dolayı suçlarsan, bil ki, ben "ulumaya" devam edeceğim.
ve sen, ister küfret arkamdan; istersen türk'ten başka herkese yaptığın o meşhur empatinle anla benim ne hissettiğimi. ölen ölecek, kalan sağlar bu insanlığı, bu kardeşliği, bu kültürü, bu milleti , bu inancı, bu bayrağı korumaya devam edecek.