ben bu yazıyı sana yazdım

entry31010 galeri
    13416.
  1. ben bu yazıyı geceme yazdım... sabaha karşı 02:19'a yazdım... yattığım derin mezarımdan... karanlık geceme yazdım... keşke beni birgün sizsiz bıraksanız... zamansız... ansız kalabilsem... gözlerimi kapatsam sıkıca... zorla uyumaya çalıştırılan çocuk gibi... ruhumun gözlerini açsam... evimdeyim... çocukluğumdayım... 8 yaşındayım... belki 9... Yanımda tüm sevdiklerim... belki sevmediklerim de...

    ben bu yazıyı saat 02:24'e yazdım... saniyeler geçtikçe benden çocukluğumu, annemin kara saçlarını, babamın gençliğini, masumiyetimi an be an alan geceye yazdım... güne yazdım... aya yazdım... kışa yazdım....

    yatağımdayım... annemin sesi.. uzaklardan... kızım, hadi kalk, geç kalacaksın okula... gözlerimi açamasan... uyanmaya, kalkmaya, büyümeye üşensem... pespembe yanaklarım... sıcacık yatağım... pembe yastığım...mutfaktan tıkırtılar geliyor... annem buz gibi soğukta... saat sabahın 7:30'unde... kalmış olsa... gencecik... uzun dalgalı saçları... maviden sabahlığı... melek gibi uçışuyor... mutkafta...bize kahvaltı hazırlıyor... sobayı yakmış bile... nazik ipek gibi elleri ile... salon sıcacık... çaydanlığın o aşık olduğum cızırtısı... beni çağırıyor... annem kim bilir, belki bir de bana süt ısıtıyor... sütü almış sokak satıcısından... hani koyun gibi kokulu olanlardan... yine mi süt diye söyleniyorum... annemi atlatma yollarını arıyorum...

    sonra kalksam yerimden... abimle ekmeğe kim gidecek kavgası yapsak... evin en küçüğü hep ben olsam... mızmız... annem bana kıyamasa... dünden kalan ekmekleri dilimlese... sobada kızartsa... yaksa bazılarını... odanın içi yanık koksa... taze çay koksa... anne koksa.. sevgi koksa... sonra ekmeklerimize annem yağ sürse... üzerine otlu peynir koysa... yesem onu... bir daha yesem.. bir dilim daha... doyamasam... annemin eli kokuyor her şey... dokunduğu her şey iyi oluyor... düzeliyor, iyileşiyor, güzelleşiyor...

    ben bu yazıyı saat 02:33'e yazdım...

    ömrümden 9 dakika daha eksildi... sevdiklerimden 9 dakika daha uzaklaştım... ya da onlar benden uzaklaştı...

    kahvaltımı bitirdim... okula geç kalıyorum... evin kapısına doğru koşuyorum... saçlarım örgülü... yanlardan iki tane.. üzerimde siyah önlük... beyaz kolalı yaka... kolumda kolluk.. kırmızı.. üzerinde sınıf başkanı yazıyor.. vazifem önemli.. değerli... görsen sanki okulun sahibesi...

    kapıyı açıyorum... soğuk hava yüzüme çarpıyor...

    gözlerimi açıyorum...

    aradan tam 19 sene geçmiş...Ne çabuk da geçmiş!... her şey ne çabuk değişmiş...daha oynayacak oyunları vardı... bebeklerim vardı... sevdiklerim vardı... ayrılamadığım kopamadığım gençliğim vardı... o kaldı...

    hala yatağımdayım... hala soğuk... evim yanık ekmek kokmuyor... sevgi kokmuyor... kokamıyor... artık... ne çok şey yaşanmış... ne dağlara tırmanılmış... ne uçurumlardan düşülmüş... yerle yeksan olunmuş.. . dostlardan kazıklar yenmiş... onlara kazıklar atılmış... yüreğim kirlenmiş... ruhum kirlenmiş... annem... annem hala güzel... dalgalı saçlı...; narin elleri... biraz kırışmış... ama hala sonsuz marifetli... melek kanatlı, bebek kokulu...

    ben bu yazıyı sana yazdım... bilgisayar başında bilmediğim bir lugatta, bilmediğim insanlar okusun diye... belki okumasın... anlamasın... diye... bir şeyler saçmalıyorum...

    saat 02:42... ben bu yazıyı anneme yazdım... hayatımda çok şey değişti.. herkesin değişti... bazıları gitti... zamansız.. bazıları geldi... habersiz... annem kaldı bana hatıra sadece.. çocukluğumdan birtek o kaldı... kokusu aynıydı... sevgisi aynıydı... hep verdi... hiç istemedi... hiç eksilmedi... gözlerimdeki ferdi.. yüreğimdeki ateşti... canımın canı... başımın tacı... Allah kimseyi anasız bırakmasın... odur aslında evin direği... temeli.. kapısı...; bacası... çatısı

    iyi geceler anne... sabah kahvaltımızı ben hazırlayacağım... sana ekmek kızartacağım...

    sen hep ol... ben de olurum...
    0 ...