ilk insan afrika'dan çıkıp arap yarım adasına oradan bereketli hilale gelip tarım toplumuna geçince mezopotamya ve de anadolu uygarlıkların ağacı gibi oldu. ne bileyim dinler, matematik, gök bilimi, kimya, biyoloji, fizik bir bütün olarak insanı ve insanın yarattığı kültürel emeğin karşılığı olan bu topraklardan bir çok uygarlık gelip geçti.
şöyle dönüp etraflıca bakınca müslümanlar kadar kendi kendine zarar veren başka hiç bir toplum olmamıştır. ömer hayyam'ı, farabisi, ibn-i Sinası, ibn Rüşdüsü vs. vs. vs. bir yığın değer, düşünce, fikir hepsi ama hepsi bir şekilde katılaşan cahil topluluklar tarafından bir şekilde kültürel linçe uğramışlardır. toplum kendi belleğinin mağmasına resmen zehir enjekte etmiştir tabi bunu yapan aslında toplum değil toplumu yöneten yani devletlerin başındaki gücü kudreti elinde bulunduran şahıslardır. tıpkı şu an türkiye'de olduğu gibi. yani 1000 yıl var bu topraklarda değişen bir şey yok. ol sebebten tarihine, bilgi birikimine sahip çıkan toplumlar ilerledi dünyamızın dışına çıktı gezegenimizin çok ötesinde hayat belirtisi olmayan topraklara sondalar gönderdiler sorsan bize hala beyhuda anlamsız bir çabadır lakin öyle değil işte bugün ırak'ta, suriye'de, filistin'de ve de türkiye'de kan akıyorsa ve biz biteviye yeniliyorsak ve hatta kendi kanımızın içinde boğuluyorsak, bundan sebeptir.
çünkü bizim hemen yanıbaşımızda bir dönemin en büyük kütüphanelerine, medreselerine, ticaretine ev sahipliği yapan ırak'ta hala dünya yuvarlak değildir diye gayet ciddi tartışmalar yaşanıyorsa yazıklar olsun halimize. bu tartışmada ondan farksız değildir. mevlana ve şems arasındaki ilişki. mevlana ve şems her şeyden önce bizim gibi insandılar. zaafları, sevinçleri, acıları, kederleri olan bir yönüyle bizim gibi ama bir yönüde bizden öte bize öğretici...
burdaki asıl mesele neyle ilgilenmemiz gerektiğidir... yanlışımız ise hep gereksiz olanla ilgilenmemizden ileri gelir. yine onu yapıyoruz hep onu yapacağız bu konuda hiç ümitli değilim artık.