ağlar. insan bu be! ne kadar icraatlarını sevmesem de onaylamasam da, benim yanımda da gencecik masum kızı ölen bir baba ağlasa ve benim elimden bir şey gelmese ben de ağlayabilirim.
en azından kendi partisindeki bazıları ve partisindeki bazı kişilerin yakınları/eşleri gibi "ağlayıp durmuyor". işte o zaman hakikaten timsah gözyaşı oluyor, inandırıcılıktan çok ama çok uzakta.
ben de bu beyefendinin dış siyset yapma tarzını sevmiyorum. başarısız oldu ne yazık ki, orası neredeyse kesin. umarım hem o hem türkiye hariciyesi düzlüğe çıkar tekrar. ama ağladığı için bu kadar üzerine gitmeyin. bu fiili yapıp (bkz: ağlamak) eleştirilecek çok insan var, tv'de bir kısmını görüyorsunuz.
ha işin bir diğer boyutu da bu resimlerin israil ve batı medyasında "çaresizliğin kanıtı" olarak görünmesi ve gösterilmesi. sayın davutoğlu bunu da hesaba katmalıydı. olay, çok boyutlu yani. dış siyaset ne yazık ki öyle islami veya sünni bakış açısı ile yürütülemeyecek kadar karmaşık. ha ben de yukarıda belirttiğim bakış açılarını özel/dini hayatımda uygularım ama sen sayın davutoğlu onları siyasete hele ki dış siyasete aktaramazsın. aktarırısan eşyanın tabiatına aykırı davranmış olurusun. gözyaşlarını tutamamanı bu yüzden eleştirebilirim birazcık, tutacaksın ve tutmalısın; "kan kusup kızılcık şerbeti içeceksin" derler ya hani ha öyle işte.
allah filistin halkına sabır ve kuvvet versin tabii; ama ağlamakla olmuyor.