Konu ile ilgili olarak kafa ben de ekşideki yazımı buraya aktarıyorum:
belousov labaratuvarında, vücutta glikoz emilim sürecinin sadece bir bölümünü taklit eden bir kimyasal karışım formüle etmişti. kimyasal karışım, titreşirken temiz ve renksiz hemen önünde labaratuvar sehpasında kuruluydu.
son kimyasalı koyar koymaz, bütün çözelti renk değiştirdi. bu şu an için özellikle olağandışı değil. eğer suya mürekkep karıştırırsak rengi değişir. fakat sonra, hiç de anlamlı gelmeyen bir şey oldu. karışım tekrar berraklaşmaya başladı. belousov hayretler içindeydi. kimyasallar birlikte karışabilir ve tepki verebilirler. fakat, müdahale olmaksızın kendiliklerinden, karışmamış eski hallerine dönememelidirler. berrak karışımı renkli karışıma dönüştürebilirsiniz, bu olur. ama, kesinlikle eski haline dönmez, yoksa döner mi?
ve daha da tuhaflaştı.
belousov'un kimyasalları,kendiliğinden sadece geriye doğru gitmiyordu. salınım yapıyorlardı. sanki bir nevi gizli bir kimyasal tempo ölçer tarafından kontrol ediliyormuş gibi ileri geri renkliden berrağa değişiyorlardı. kılı kırk yaran bir dikkatle, belousov deneyini tekrar tekrar yineledi. her seferinde aynıydı. karışımı berraktan renkliye ve tersine dönüşüp duracaktı tekrar tekrar. doğanın kanunlarını ihlal eder görünen bir fiziksel süreç neredeyse sihirli bir şey keşfetmişti. belousov, büyük önemi olan bir şey keşfettiğine inanmış şekilde dünyayla paylaşmaya hevesli biçimde bulgularını yazdı. fakat raporunu önde gelen bir rus bilimsel dergisine gönderdiğinde tamamen beklenmedik ve yerden yere vuran bir yanıt aldı. derginin editörü, belousov'a labaratuvar bulgularının açıkça imkansız olduğunu söylemişti. fiziğin temel yasalarını çiğnemişlerdi. tek açıklama, belousov'un deneyinde hata yapmış olduğuydu dolayısıyla çalışma açıkça "yayınlamaya uygun" değildi. reddedilmek, belousov'u yıktı.
her ne kadar bağlantı, ilk bakışta görünmüyor ise de .başka biliminsanları, belousov kimyasallarının bir çeşidini petri kabının içine karıştırıimadan koyduğunuzda, kimyasalların basit salınım yerine, öz örgütlenme şekillerine dönüştüğünü gösterdiler. aslında, turing'in basit leke ve çizgilerinin ötesine geçerek hiç bir yerde olmayan nefes kesici güzellikte yapılar ve örüntüler yarattılar.
belousov-zhabotinsky reaksiyonunda hayranlık uyandırıcı ve hiç beklenmedik şey, birisinin, esasen, turing denklemlerini yeniden yeniden üreten bir sistem keşfetmiş olmasıdır ve bu yüzden, çok ama çok hafif gözüken bir çözelti, bu hayranlık veren dalga, kayma ve spirallerden oluşan örüntüleri ortaya çıkarıyor. işte bu, kesinlikle afaki bilim değildir. belousov'un kimyasallarının eşgüdümlü dalgalar olarak hareket şekli kalp hücrelerimizin,atımlarla eşgüdümlü şekliyle tam olarak aynıdır. hayvan derileri ve kalp atımları. öz-örgütlenme doğanın her yerinde işbaşında görünüyor.
the secret life of chaos dan alıntıdır.
Kuantumdan aristo nun heraklitos un kulaklarınııııı çınlatıp tabula rasa dan descartes den bahsetmemek john lock a gönderme yapmamak olmaz herhalde.
Ayrıca heisenberg belirsizlik ilkesi daha da açık bir şekilde anlatılmalı ve öz örgürtenme kavramlarına da göz atılması gerektiğini düşünüyorum. Kelebek etkisi de bonus zaten..
Tartışma seviyeli bir şekilde giderse ben de dahil olmak isterim konuya.