bakmayın siz sözlüğü turkcell'e, sözlükte yazanları da sosyal medya hizmetinden yararlanan müşterilere benzeten akıl donukluğuna.
bundan 10 küsur sene önce neşeli küçük bir oyun bahçesinde kaydıraktan kaymaya, bir tür mahalle parkinda neşeyle dolaşmaya benziyordu galiba sözlükte yazmak. sonra, işte altı yedi sene önce, iyi gösterilerle, yetenekli oyuncularla ve oyunlarla dolu güzel bir sirkte gezinmeye benzedi. sirkin patronu zaten her zaman "iyi bir çocuğa benziyor"du. oyunlara katılmanın da serbest olduğu bu sirk zamanla büyüdü, tribünlerin de oyuna katıldığı bir stadyuma dönüştü bir kaç sene önce.
şimdi ise daha çok içine sağlam girenleri delirten bir timarhanede dolaşmaya benziyor uludağ sözlükte yazar olmak. kendi yazdığı şeylerin esiri ve kendi amaçlarının kölesi olarak ben tuşuyla mesaj butonları arasında saatlerce vakit geçirdikleri sözlükte delirenlerden anlıyorsunuz ki, sözlükte fazla zaman geçirirseniz deliriyorsunuz.
ama galiba en trajik son, son @allahcc vakasından da görüldüğü gibi bu tımarhaneye katılmak için hevesle bekleyen binlerce insanın beklentilerinin aksine, sözlüğün ıssız bir hapishaneye, yazarlarının da korkak mahkumlara dönüşmesi ihtimalidir.
bazı timarhanelerde olabiliyor, ama hapishanelerde neden kaydırak vermiyorlar diye düşünürken aklıma geldi ondan yazdım..