hayatınızın ters yüz olduğun an

entry1 galeri
    1.
  1. Her şeyin iyi gittiğini sandığınız bir anda hayatınız tepe taklak olur. Üzücü bir haber alırsınız, o üzücü haber bambaşka üzücü şeylere neden olur

    o üzücü şeylerde sizin hayatınızı tepetaklak ediverir.

    vücudunuzda saçma sapan şeyler olmaktadır. ve sizden başka bunu fark edecek kimse yoktur.

    sizde önemsiz gibi gelir, nasıl olsa ya ters bir hareket yapmışsınızdır ya da yediğiniz bir şey dokunmuştur. zaten uzun zamandan beri sigarayı içmiyor yiyorsunuzdur.

    ama bir gün gaza gelip doktora gidersiniz

    ve size o meşum haberi verir, akabinde koşa koşa içmeye gidersiniz. "nasıl olsa ben bittim, nasıl olsa ölücem" diye düşünüp barmenden bir tekila istenerek başlarsınız. sonra garip bir sevinç kaplar içininiz. "artık ne istersem yapabilirim" diye düşünürsünüz.

    fakat sarhoşluk artınca bu sevinç durumu nefrete dönüşür. kadere bağırılır, garson sizden sakin olmanızı istediğinde "ben kanserim ulan!" diye ağlanılır. sonra orda nerden çıktığı belli olmayan eski arkadaşlarınız sizi toparlar.

    ertesi gün başka bir doktora gidersiniz.

    o, yapılan testleri beğenmez. daha değişik testler yapılması ister.
    sonra bir başka doktora.

    ama

    her uyandığınızda beyninizi kemiren "acaba kanserden ölecek miyim" sorusundan kurtulamazsınız

    her kanserli diğer bir hastadan bahsedildiğinde söylenilenleri dikkatlice dinlemek.benzerlikler,farklılıklar aramak.sevdiklerinizi özellikle de ailenizi daha çok düşünmek.en çok da var ise çocuğunuzu...

    sürekli korku,endişe ve şüphe içinde yaşamak.tabi eğer kişi şanslıysa.şanslı ise ne şekilde olursa olsun yaşar.herkes şanslı olamıyor malesef...

    ve zorlu süreç başlar;

    artık hayatınızda oturmayı düşünmediğiniz ve hatta düşünemeyeceğiniz kemoterapi bekleyen insanların oturduğu koltuktasınızdır.

    bilmem ne kemoterapi ünitesinde, daha önce pek merak edip de içinde ne var acaba diye okumadığınız o şeffaf poşetteki beyaz ve kızıl sıvılar sağ elinizin damarından şimdi kendi bedeninize kaymaktadır. öyle görünüyor ki saatler alacaktır.

    ilaçları vermeye ne kadar da çabuk başlamışlardır. henüz öğreneli bir iki hafta olmuştur. almak isteyip istemediğinizi bile bilmemektesinizdir. ölmek istemiyorsunuz evet, ama kemoterapi kurtarabilecek midir? gerçekten kanser miyim? kendi kendine durabilir mi? düşüncelerimle yayılmayı engelleyebilir miyim? sorularınıza bile cevap bulabilmiş değilsinizdir.

    her konuda mı böyle, yoksa insan kanser olduğunu öğrendiğinde mi tüm cevaplar bu kadar bulanıklaşmakta? arkadaşlara nasıl söylenecek. belki de uzaklaşacaklar, kimse kendisine acınmasını istemez, ben de istemiyorum, lanet olasıcalar, nasıl da sağlıklı yaşamaya devam ediyorlar, onlar arayıp sormayı kesmeden en iyisi herkesle ilişkiyi koparmak.

    neden! oysa hepsinden daha iyi kalpli olan siz değil misiniz? sevgiliniz görüp üzülmesin diye cam kenarında bulduğunuz ölü serçeyi özenle gömmemiş miydiniz? bally çeken sokak çocuklarını kaç kez doyurmuştunuz, hepsini boşver, herşeyi daha iyi gören bu kafa mı hakederdi kanseri yoksa şu hiç bir şeyden anlamayan, karşıdan karşıya geçebilmekten aciz kız mı? hepsinden nefret ediyorum, evet! allahın cezası saçlar bu kadar herşeyi açık etmek zorunda mısınız? kim artık benden bir çocuk yapmak ister ki... bir kere çıplak ayaklarıyla betonda pıtı pıtı koşarak gelseydi bana, bir kere. hepsinden nefret ediyorum...

    ama en merak ettiğim şey kimin ahını aldığımdır? artık nasıl bir beddua ettiyse arkamdan, çok iyi tutmuş

    acaba olamaz mı, gündelik hayatın hızlı akışlı zamanında son bir iyilik, son bir iyi ders anlatış, son bir kasiyere gülümseyerek alışveriş, bisikletinden düşen bir çocuğun yarasına pansuman her şeyin düzelmesini, eskisi gibi olmasını sağlayamaz mı? lütfen.

    evet, biraz acıtıyor kızıl serum damarımdan içeri doğru akarken ve susuyorum çok. litrelerce su içmek zorundayım bu yüzden. yediğim hiç bir şey eskiden olduğu gibi tat vermiyor. oysa beyti ne kadar güzel bir yemekti. kağıt çiğner gibiyim. hiç bir şey istemiyorum, arkasında pazar kurulan bir caminin avlusunda, pazarın kurulmadığı, serin bir günde oturmak istiyorum. hiç bir şey düşünmeden, ben de dahil hepimizin umudu kestiği bu bedenden nasıl olsa kimse bir şey beklemediğinden, ertesi gün derdi olmadan... oturmak, güvercinlere yem atmak ve orada öylece susarak durmak istiyorum.

    çocukluğumun hasta ziyaretlerinden burnumda kalmış hasta evi kokusu olsun istemiyorum kendi evimde ama bitkinim çok. çoğu kez camı açacak gücüm olmuyor. kolonya var yanımda hep ama bu o kokuyu daha da çok var ediyor. uyumak istiyorum. uykuda ölmek istiyorum. hakkımın geçtiğini sandığım herkesten helallik almıştım. yıllardır uyuyamadığım o huzurlu uyku sakince üstüme çöksün istiyorum
    0 ...