klasik zimbabwe seyahatlerimden birini yapıyorum. uçağa binmeden önce de feci yemek yemişim, orada türk yemeklerini özlemeyeyim diye. ulan birden bastırmaz mı bok, ama yok böyle bir şey. çırpınıyorum resmen. terliyorum, titriyorum. insanlar tedirgin olmaya başladı. hayatta da başka yere sıçamam ama mecbur kaldım artık. ya allah dedim kalktım tuvalete doğru ilerlemeye başladım. giderken birazcık da kaçırdım dona. neyse girdim tuvalete.
amk tuvaleti insanlar sıçamasın diye dizayn edilmiş sanki. böyle ciddi bi yer olamaz. sıçılmaz yani oraya bildiğiniz, hostes falan sikersiniz anca. ama yapacak bir şey yok oturdum klozete. şrılılılılopp postırışırı melodileriyle sıçıyorum. amk o sırada uçak hava boşluğuna bi girdi. ananı sikim içim çekildi, sol böbreği sıçtım o an o kadar söyleyeyim.
düşüyoruz tribine girdim resmen. donu falan toplamadan çıktım tuvaletten koltuğuma doğru koşuyorum. oksijen maskesini piçin teki kapmasın diye yardırıyorum. ama arkadan da iç organlarımı patır patır bırakıyorum yere. millet doğal olarak bi kargaşa yaptı o an. gavurlar bağırıyor o may gat mada faka oo meennn falan zenciler kahkahalar içinde, yaşlı gavurlar sakinliğini korumaya çalışıyor ama benim sikimde değil.
geçtim oturdum yerime, hostese bağırmaya başladım oksijenim nerde oç diye. hostes geldi donumu toplamaya çalışmalar falan, arkadan ıslak mendil almış biri götümü silmeye çalışıyor. ulan dur diyorum, siliyim abi dona bulaşmasın koku yapar diyo adamdaki rahatlığa bak. hay sikeyim yapacağınız seyahatin dedim acil çıkış kapısından saldım kendimi boşluğa.
düşerken felix diye bir ibneyle tanıştım o da rekor mu ne deniyomuş. sarıldım ona indik beraber.