1996 yılında kendisiyle yapılan röportajdan bir kesit;
- Filmlerin insanların davranışları üzerinde etkisi olduğu kanısında mısınız ?
+ filmleri bu kadar çok sevip bir yönetmen olmak istemeseydim bir suçlu olurdum. o hayat tarzı beni cezbediyor. 17-18 yaşımdayken şuna inanırdım; en fazla bir honda arabaya binebilmek için dokuzdan beşe kadar sevmediğim bir işte çalışmayacağım. canım ne isterse onu yapacağım. üç defa hapse atıldım - üçü de abuk subuk sebeplerdendi - ama para ödemektense hapse girmeyi tercih ederim.
- örneğin arabanızın park ücretlerini ödememek gibi mi ?
+ evet onlarca defa ceza aldım. arabamın ödenmemiş bir sürü cezası vardı.
- sonuç olarak sizin ekrandaki şiddetten hoşlanıyor olmanız gerçek hayattaki şiddetten hoşlandığınız anlamına gelmiyor yani.
+ gerçek hayatta şiddetten hiç hoşlanmıyorum. kavga etmekten hiçbir zaman keyif almadım. kavga ederken karşımdakini öldürecekmiş gibi dövüşürdüm. çünkü onun beni öldürmek istediğini düşünürdüm. silah kullanmamamın bir sebebi de şu; eğer on iki yaşında bir hırsız evime girerse onu öldürürüm. kimsenin benim evime girmeye hakkı yok. en kötü ihtimali düşünmek zorndayım. polis gelene kadar beklemem, onu yaralayacak şekilde ateş etmem. öldürene kadar bütün kurşunları üzerine boşaltırım. sanatım söz konusu olduğunda da aynı şeyi hissediyorum. çektiğim filmi hiç kimsenin beni mutsuz edecek bir noktaya getirmesine izin vermem.
-başınıza hiç böyle birşey geldi mi ?
+ tam anlamıyla hayır. böyle bir korkum yok. çünkü negatifi yakarım. 20 milyon dolar -hoop- çöpe gider.