gereksiz polemik yartılmaması gereken konulardan biridir. bir taraftan birileri o benim başbakanım değil derken diğer taraftan öbür partizan da akp'nin iktidar olmasını hazmedememek derse bu işin sonu olmaz, "benim babam seninkini döver", ya da "benim bisikletim 21 vites" olayına döner.
birincisi öyle ya da böyle rtetc'nin başbakanı sıfatını taşımaktadır ve kendisini sevmesem ve de oy vermesem bile saygı duymak durumundayım. saygı duymazsam, kendi ülkeme saygı duymuyorum demektir. irticacıdır, imamdır, tc'yi geri götürür, doğrudur ama bana göre doğrudur. ama ona oy verenlere göre değildir. dolayısıyla demokrasiye ve ülkesine saygı duyan her insanın, başbakanına da saygı duyma mecburiyeti vardır.
ikincisi ise sistemin yani barajın yardımıyla, tc'nin %50 sinden fazlasının iktidarda olmasını istemediği bir hükümeti, bütün halk onu istiyor da bazı meczuplar ya da darbeciler onu istemiyormuş gibi göstererek demokrasi dersi vermeye kalkılmasın. demokratlık öncelikle kendisine oy verenle vermeyene aynı mesafede olmayı gerektirir bazılarının sandığının aksine. atama yaparken "imam bizim taraftan" diyerek milli eğitim müdür yardımcısı ya da sağlık il müdürü olarak atamamayı da gerektirir demokratlık.
sonuç olarak demokrasinin güzel tarafı seçme hakkıdır, herkes düşüncelerini o platformda ifade edecektir. demokrasinin kötü tarafı ise ki bu sadece türkiye için geçerlidir, insanların gelişmiş ülkelerdeki gibi tarafından yönetilmek istedikleri insanları değil, tarafından yönetilmemek istedikleri insanları seçmek için sandığa gitmesidir.