ansızın gelendir bazen.
en olmadık zamanda, en olmadık anda akla düşer o'nun hayali, bazen yaşananlar olur, bazen yaşanamayanlar şurasına oturan insanın.
anılarda, hayallerde, dünde, bugünde, her şeyde o vardır, her yer onun yıkıp gittiği, paramparça olmuş yüreğin gözünden görülür gibi, pusludur. her şey aylar öncesi gibi, onun gittiği gün gibi gelir insana, onun bırakıp, yıkıp, parçalayıp gittiği gün kadar karanlık, o kadar korkunç gelir.
bir çaresi yoktur bunun, özlersin, özlemişsindir ve özleyeceksindir, bugün, yarın, ne kadar süreceğini, nereye gideceğini bilmeden, sadece hissederek, ama hiçbir şey yapamayarak, yapılabilecek her şeyi yapmış, ama o'nu geri getirememiş olmanın verdiği ağırlıkla, geçecek belki günlerin, ve yarın, sanırım yine özleyeceksin.
özlemek, ansızın gelendir bazen, ve gitmeyen, bir türlü gitmeyen.
aylar, yıllar geçse de gitmeyen, orada öylece duran, ve içten içe, kasıp kavuran yüreği.
yine geldi,
ansızın...