"bana bak oğlum bir yere gitme lan. nikah masasında terk edilmiş yeni gelin gibi ağlarım. gitme yeter ki sen. bize kalmaya gel, yatağımı sana verir yerde yatarım. sahurda son dilim böreği ben yemem, kimseye de yedirmem, sana saklarım. her akşam sevdiğin dvd'yi koyar, sana mısır patlatırım. düzenli olarak çayını demler, içine istediğin kadar şekeri atar, karıştırırım. kumandayı babamdan alır, 24 saat senin sevdiğin kanalı açarım. nargilenin közünü, rakının buzunu kendi ellerimle ayarlarım. tavlada bilerek yenilir, okeyde seninle eşli olur, lokantada hesabını kahvede çayını öderim. bireysel emeklilik sigortanı başlatır, yaprak sarmayı bilen bi kızla seni başgöz ederim. ha diyorsan ki ben zaten evliyim. değişiklik olsun diye seni rus' a bile götürürüm. sana mangal yakarım, çiğköfte yoğururum. senin yerine askere bile giderim. anlıyor musun? o nedenle gel ve at şu imzayı."
şu an düşüncelerim ise bambaşka. yine seviyor ve değer veriyorum. ancak kendini toparla be aslanım. gözünü seveyim. üzme seni sevenleri.
