immortal technique

entry412 galeri
    225.
  1. bazen na şu duvara bir kapı çizeyim diyorum tebeşirle.

    içinden geçmesem de bir kapım olsun diye. sonra da kapılar içeri girmek için miydi dışarı çıkmak için mi unutuyormuşum. kapılardan geçebilip birdenbire bir misafirliğe gitsem, bana temiz bir yatak yapsalar; her şeyi, adımı bile unutup uyusam..

    sana da flooding yapmak gibi olmasın da reis, nik altın da erik gibiymiş kütür kütür. hani okunacağını bildiğimden saçmalamadan yazdığım bir yer burası. toplumsal mesaj kaygısı ile elinde sprey boya ile duvar boyayan anarşist gibi heyecanlıyım şu an. ellerim titremesin, yanlış yazmayayım istiyorum.

    sonra azıcık da gogol'a hayali sürgün mektuplarını yazan dostoyevski gibi hissediyorum. bilgeliğin bela olduğu ve insanın peşine hafiyeler taktığı o çağları hatırlar mısınız sevgili dostum nikolay? dışımı yakan bu soğuk içimdeki cehenneme ulaşmadıkça huzura eremem. tuhaf..

    karşımdan gelen kişiye bakıp "5 dakkalığına şu adam olsam ya" diyen adamım lan ben. acaba yürürken vitrin camlarından tipimi kontrol edecek miyim? acaba bu kadar büyük bir kitleyi toplum mühendisi olmadan, rahat bırakırlar mı? ne düşünüyorum lan ben böyle? acaba bu kirli dünyaya bir çocuk getirir miyim? acaba? şu kelimeyi de bi doğru telaffuz edemem. aceba diyormuşum gibime geliyor hep. sonra kurduğum paragrafı unutup doğrusunu düşünüyorum. acaba, burada bir paradoks yaratıyor. adeta anlamında kaybolup, vecd haline giriyorum.

    şimdi, sen gittin ya herkes sana benzeyecekti. sonra geri geldin, şimdi sen de herkes gibisin.

    herkes gibi olabilmek için neler vermezdik di mi? çünkü kuyunun içindekiler ancak kuyunun ağzı kadar gökyüzü görürlermiş. hayal de yok kırıklığı da. 800 lira maaşı ile alıp kontorsüz i-phone taşıyabilecek güruh.. eğlenceli gibi. bu arada gri eşofman takımı aldım. tan ağarmadan 4 çiğ yumurta içip mahmutbey yolunda koşucam. eğer götümü kesmezlerse bağcılar aygırı olabilirim. destekleyin beni.

    neydi..

    heh, altıncı nesil yazar.
    6 ...