devlet bahçeli

entry8725 galeri ses5
    1977.
  1. 4 kasımda yapılacak kongrede yine arkasında duracağım türkmen beyidir.
    nedenmi devlet bahçeli?
    çünkü bir önceki seçim yüzde 8,2 olan oy oranını yüzde 18’e çıkaran odur… bazı dostlarımız yeniden yüzde 8’e de indiren kendisidir diyebilirler ama gerçek öyle değildir. gerçek bugün parti içi muhalefet olarak adlanan kimselerin bu düşüşte herkesten daha çok pay sahibi olduklarıdır.
    çünkü başbuğumuzun vefatının hemen ardından olaylı ve bol kutuplaşmalı bir kongre sürecini geride bırakıp, partiyi derleyip toparlayan ve harekete kurumsal bir kimlik kazandıran da odur.
    bugün parti içi yenilikçi-değişimci kanadın iki öncüsü koray aydın bey ve ümit özdağ bey’in şu tespitleri yazımıza ışık olacaktır kanaatindeyim:
    “ben siyasetle ilgilenmeyi bırakmış işimle gücümle meşgul olurken genel başkanımız beni yeniden partiye çağırdı. demek ki lider dedikleri böyle oluyormuş” (koray aydın)
    “devlet bahçeli’yi savunmak anayasanın ilk üç maddesini savunmaktır”(prof. ümit özdağ)
    evet, koray aydın bey bu cümleyi sarf ettiğinden beri geçen bir yıllık sürede devlet bey’in liderlik özellikleri silinip gitmediğine göre, anayasanın ilk üç maddesi ise değişmediği ve allah’ın izni ile asla değiştirilemeyeceğine göre devlet bahçeli’yi savunmak ve ona sahip çıkmakta bizim boynumuzun borcudur.
    herkesin merkez sağda ikbal aradığı yıllarda, o başbuğumuzun davetini emir telakki etmiş ve partide görev almamış mıdır? ankara’da durumu olmayıp da kendisinden yardım görmemiş bir ülkücü var mıdır? yıllarca hapishanelerde çile dolduran ülkücülere, kimsenin cebinde beş kuruş yokken o fırtınalı ve zor yıllarda devlet bey’in maddi destek verdiğini kim inkâr edebilir?
    ortada iddia edilen büyük sorunlar varsa eğer, bu bütün ülkücü camianın problemi ve sorumluluğu altında değil midir? yıllarca sadece eleştirdik, sadece cephe aldık… bazımız masallar uydurduk, bazımızda sorgulamadan bu masallara inandık. “devlet bahçeli ülkücüleri makamına kabul etmiyor” “danışmanlar bir duvar örmüş, kimse ile görüşmüyor” yalanlarını ne akp ne chp ne de bizi sevmeyen başkaları uydurdu… içimizden uydurulan bu palavralara inandık ve yanıldık. biz devletin verdiği makam arabasını dahi geri iade eden ve kendi makam aracını kullanan, başbakan yardımcılığı yaptığı dönemde ülkesinin kasasından para eksilmesin diye harcamalarını kendi cebinden yapan, gezilerinde harcırah almayan bir insanı sürekli eleştirdik, sürekli karaladık… o’nu kitlelere anlatamadık… bdp’lilerle el sıkışmasını olay yaptık ama bir hafta sonra bdp’nin dokunulmazlıklarının kalkması için meclise verdiği teklifi görmedik…
    bugün türkiye cumhuriyeti devleti, tarihinin en zor günlerini yaşamaktadır ve ülkücü hareket’e her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır. ülkücü hareket siyasal alanda iktidar olacaksa kendisi gibi kalarak, doğrularından taviz vermeden, geçmişten bugüne taşıdığı değerlerle iktidar olmalı, taviz vererek, iktidarı belirleyecek güçlerle kapalı kapılar arkasında el sıkışarak iktidar olma yoluna gitmemelidir. zira muhalefette, milli menfaatler için gerekli olan, sandıktan çıkan, milletin partilere verdiği son derece şerefli bir görevdir. işte bizim genel başkanımız, başbakan ve iktidar olmak adına ülkenin bölünme sürecini hazırlayan eli kanlı, vicdanı körelmiş bu güçlerle el sıkışmamış ve şerefli muhalefet görevini, şerefsiz bir başbakanlığa yeğlemiş bir kimsedir.
    inancımız odur ki 4 kasım’da ülkücü irade, sayın bahçeli’den yana tecelli edecektir.
    çünkü onun siyasete getirdiği üslup ve seviye farkına hem ülkücü hareketin hem de bu ülkenin her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır.
    çünkü mhp tabanının dürüst ve millete rahatlıkça anlatabileceği bir genel başkana her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır.
    çünkü ülkücü hareket’in geçmişte kendisine onlarca hakaret etmiş insanları dahi, milletin ve devletin bekası için partiye davet edip, onlara rozet takan, nefsinden arınmış, bilge şahsiyete her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır…
    bugün muhalefet yapan dostlarımızın ve büyüklerimizin asla ve asla unutmaması gereken bir şey vardır ki, onu yeniden hatırlatmak boynumuzun borcudur: sizler bu partide bakanlık, milletvekilliği, il ve ilçe başkanlıkları yaptınız… sizler yıllarca bu partinin değişik kademelerinde görevler aldınız… eğer iddia ettiğiniz gibi bir çöküş varsa, ülkücü hareket yok olma tehlikesi ile karşı karşıyaysa bunda sizin hiç mi payınız yok? siyaset bir ekip işidir ve sizler yıllarca genel başkanımızın ekibinde yer alan kimselersiniz… unutmamak gerekir ki, onu suçladığınız her meselede siz kendinizi de suçluyorsunuz… onu eleştirirken aslında kendinizi de eleştiriyorsunuz…

    ben genel başkanımızın 12 haziran seçimlerinin hemen öncesinde “ses ver türkiye” diye memleketin dört bir yanına ferman salan kutlu sesine ses, harama hiç bulaşmamış, kötüyü ve yanlışı hiç işaret etmemiş ellerine el vermenin tam zamanı olduğunu düşünenlerdenim… mhp için mi? iktidar için mi? şahsım için mi? tabii ki hayır. buna, içinde bulunduğumuz süreçte ülkücü hareketten daha çok türkiye’nin ihtiyacı olduğunu düşünüyorum…

    --spoiler--
    devlet bey ile çıktık yola
    diz kırıp vermeyiz mola
    --spoiler--
    0 ...