ben bu yazıyı öylesine yazdım

entry2649 galeri
    328.
  1. her nedense buraya yazmak istedim, ben bu yazıyı sana yazdım gibi bir şey olacak ama. öylesine bir yazı olmayacak, en azından benim için öyle.

    çok yorgunum...
    sende biliyorsun sebebini ve ben yorgunken nedense uyuyamıyorum. kadıköy'de sahilde dolanıp durdum. çok üşüdüm sanki. burnum akıyor ve o kadar acıkmışım ki günlerdir doğru düzgün yemek yiyememiştim. hatta geçen akşam annem bir fasulye yapmış ki göreceksin, dumanı üstünde böyle off! ama nasip olmadı, apar topar hastahaneye gidince. şimdi o uzun uzun trakya köfteleri var ya. onlardan aldım, yuh! bir paketi kendi başıma yemişim. o kadar acıkmışım ama farkına varamadım demek ki.

    sende çok yorgunsun, biliyorum o tapılası gözlerinin altları morarmıştır şimdi uykusuzluktan. hani izler vardı, sanki morluk gibi, yok yok, morluk gibi de değil. yılgın bir karaltı... yine düşmüştür göz altlarına. şimdi sen uyuyorsun ve ben baş ucuna geldim. saçların o günki gibi ıslak. karmançorman. önce sıyırıyorum saç tellerini yüzünün üzerinden ve kulağının en müsait ardına itiyorum serçe parmağımla. tabi sen hala uyuyorsun. insan olmaya dair bir çok şey gerçekten yakışıyor sana. insanlık yaraşıyor.

    mesela ukala tavrın hiç itici gelmiyor ki hep ağırbaşlıydın sen. ve bir kez olsun inat ettiğini de görmedim, çekmek isterdim inadını ama bu şartlar altında değil tabi. belki de bu yüzden hiç kırmıyorsun beni. nasıl olsa... neyse...

    nerde kalmıştık. heh! başucundaydım değil mi? böyle kimine göre aptalca hayaller kurmaktan o kadar haz alıyorum ki anlatamam. seni o gün uyurken saatlerce izledim. o gün hiç uyumadım, uyumak istemedim, zaten biliyorsun, gece ayakta kalmak zor değil benim için. bir annenin bebeğinin nefes alıp almadığını kontrol etmesi gibi dinledim nefes alışlarını. saçlarına dokundum, gözlerin kapalı... ama yine de kaçırmadım bakışlarımı üzerinden. bazende sana bakarken salak salak gülüp, yanaklarını sıkarken, ''deli bu ya'' dedim kendi kendime. bir çocuk gibi sevdim o gün seni.

    gözlerinden öpmüştüm seni hatırladın mı? işte o gün defalarca yine öptüm sen uyurken. parmaklarım kaşlarının kıvrımlarını takip etti hep ve bu hiç bitsin istemedim. sanki kaderimin yolunu tayin ediyordum kaşlarına dokunurken. kader mi? hangi kader?... benimki de laf. laf ama satır doldurmak için değil inanıyorsun değil mi? sormama bile gerek yok, biliyorum inanıyorsun.

    sana çok kızmıştım bir ara. bilmiyorum neden. ama kızmıştım. şimdi tüm gizemini kaldırıp sadece gerçekleri sunduğun için bana... gerçekten teşekkür ederim. hayatıma bir bakıp çıktığın içinde...

    bak sen uyuyorsun şimdi, başın kim bilir nereye düştü, koynuna dolanan yorgana bile kızgınım sana benden daha yakın olduğu için. biliyorum tüm bunlar anlamsız şimdi. anlamsız görünüyor ya da. ama olsun, aklıma geldikçe içimi ısıtıyorsun.

    hastahanedeyken saate baktım. galiba 03.40 falandı. ne yaptı, uyuyabildi mi acaba dedim içimden. kardeşimde uykuya daldı bir ara. ellerini okşarken bir onun için bir de senin için dua ettim içimden. sanmam ki kabul olsun. bu aralar kimi düşüneceğimi şaşırdım.
    yanlış anlama şikayetçi değilim bu halden. keşke tüm aklımda olanlar sizden ibaret olsa. ama olmuyor işte.

    şu saniye ellerim ellerinde olduğunu var say, hayalende olsa bekliyorum başında. iyi uykular...
    0 ...