insan bir fahişeye neden aşık olur?
onun yaptıklarını bile bile nasıl onu hala sevebilir?
bu nasıl bir duygudur? bağlayan nedir?
aşk eğer çetele tutsaydı ve ticari defterleri olsaydı elbette yazılacak çok şey vardı..
ancak aşk anarşisttir, bu yüzden herkes her an herkese aşık olabilir. ve olabilmeli de..
diğerleri hesaba dayanan, resmi alıp verme düzenini benimsemiş sosyal maskelerin işi olsa gerek.
gerçek aşklara helal olsun...
sürmese de yaşandıkları kadarıyla dünyayı güzelleştiren şey onlar...
aşk, planlı-programlı-projeli silsileler zinciri olsaydı, sanıyorum adı aşk olmazdı.
bir fahişe... bir beden işçisi. üstelik herkesin kolay yapabileceği bir beden işi de değil. tarihin en eski mesleği. fahişeye aşık olmak...
neden olmasın? yürekli bir iş, sonuç olarak, oyun bittiğinde bütün taşlar aynı kutuda... şah da vezir de..
bir fahişeye aşık olmak, bir sorumsuzla beraber gitmek, bir çılgının peşine takılmak ... siz hiç boyu boyunuza, huyu huyunuza uymayan birine tutulmadınız mı?
hep mantıklı mı oldu aşklarınızda?.. iki kere iki hep kuzey miydi pusulanızda?
duygularımızı o kadar başıboş sanıyoruz ki, sanki bizden bağımsız olarak kendi kendilerine hareket ediyorlar ve biz buna müdahalede bulunamıyoruz. aklın kafamızdan, duyguların kalbimizden yönlendirildiğini düşünmüşüz ya... ikisi başka telden çalan, birbirinden bağımsız eylemler varsaymışız.''gönül bu ota da konar b...da'' , ''aşkta mantık aranmaz'' daha neler neler... sanki beynimiz üretmiyor sevgiyi veya nefreti.
sanki aklımızın ürettiği ve düşündüğü değerler bizim aşk kavramımızı belirlemiyor. gönül beyinle ilgisiz olarak kendi yönleniyor. tarif edemediğimiz ilişki ve duyguların kaçamak cevabı aslında gönlün konduğu yer. bir fahişeye aşık olmuşsak hemen kutsallaştırılmış bir sevginin ardına saklanıp: seviyorum işte ne yapayım diyoruz. bir çılgın çalmışsa kalbimizi veya bir sorumsuza tutulmuşsak, bunlar bizim irademizin dışında olan şeyler oluyor. biz sevmedik onları, gönül kondu. savunamadığımız ilişkilerde hep sığınacak bir limandır gönül kondular.
biraz da bizde vardır fahişelik, belki... neden bu durumdadır, nedir karşı çıktığı şeyler, nelere inat kötüdür, hangi iyiden alınacak bir öcü vardır, hangi iyinin bir iyiliği sürüklemiştir onu bu yamaçlara kim bilir. işte bu karşı çıkışlarda ve bu yenen kazıkların bir ortaklığı vardır aslında. kimse acıdığından veya sevdiğinden değil biraz kendinde olanı bulduğundan yaşar karşısındakiyle. sonuçları bizi ilgilendiriyor belki ama onlar sebeplerin de ortaktırlar veya yolun bir yerinde kesişiyordur durakları. herkesin kötü dediğinde bir iyiyi bulmuşsa, insan ne yapılabilir ki. herkesin gördüğünü değil, onun gördüğünü sevmiştir o zaten. herkes onda bir fahişe görürken o sevecen bir kadın veya bir anaç yürek görmüştür kim bilir ..
gönül sandığı kadar aptal ve nereye konacağı belli olmayan bir divane değil ki, vardır bir sebebi sen bunu bilmesen de. her insanın her insana görülmeyen bir iyisi olmaz mı hiç. siz hiç en kötü insan olmadınız mı birilerine karşı. birilerinin sevdalısıyken başka birilerinin belalısı değil miydiniz?
kötü insan yoktur. kötü yönünü gördüğünüz insan vardır. ''o bir fahişe dediğinizde, aldığınız yanıt: ama o dünyanın en anlayışlı kadını olabilir. siz:uzak dur ondan dersiniz, yakın olmak için bunca sebebi olan birine. kendisinin bile uzaklaşmak için çaba harcamalarına rağmen kopamadığı bir ateştir bu. içini yiyen ve bunca sancı çektiren kaç sevgi gördünüz ki. aşk zaten yakıcılığını burada göstermiyor mu. siz bir orospuyla aşkı engellemeye çalışmakla aslında sıradan birinden; mecnunu, basit bir köylüden ferhatı yaratmıyor musunuz? siz büyütmüyor musunuz damgalayarak aşkları. toplumun ayıplılarına olan aşklar her zaman daha ateşli olmuştur. zorlaştıkça güçlenen ilişkiler, imkansızlaştıkça mükemmelleşen aşklar yaşanmıştır hep. boyu boyuna huyu huyuna uyan ilişkiler nasıl oluyor, görüyorsunuz zaten hepiniz. çamaşır veya bulaşık makinesi taksitleri daha önemli sayılıyor çünkü.
bir fahişeye aşık olan bir adam, sorumsuz bir adamın peşine takılan bir kadın, fark etmez, layık görülmedikleri insanlarla onaylanmayan bir ilişkiyi yaşamanın ucuzluğu ile yasak olanın tadı ve başkalarının görmediği bir yönü görmüş olmanın ayrıcalığı arasında sıkışıp kalırlar. bırakmak isteyip de bırakılamayan bir kötü alışkanlıktır artık.
ve ben:
paraya aşık olmak,bir fahişeye aşık olmaktan daha garip gelmediği müddetçe insanları anlayamayacağım.
not: büyük aşk,gerçek aşk olmamakla beraber, tek gecelik aşktir.