3 sezonu komple bitirip, bir yığın soruyla kalakalınca daha önce hiç lost izlememiş bir arkadaşa arşivi vermekle kalmayıp onunla beraber ilk bölümden itibaren izlemeye başladım tekrar. karakterler arasındaki, ilk seyredilişte o kadarda önemli değilmiş gibi gelen her diyalog, her bakışma, verilen her tepki "vaaaaaay...demek bu yüzden böyle demiş, böyle yapmış" gibi nidalara sebebiyet veriyor. bir çaylakla beraber izlediğim için herşeyi içime atıyorum ve diyorum ki: bir diziyi ikinci kez izlemek bile bu kadar zevkliyse, o dizi lost'tur. (bu önermede sitcomlar değerlendirmeye alınmamıştır)
--spoiler--
ekstra değerlendirmeler de yapabiliyo insan ayrıca, misal bu shannon ne kadar gereksiz bi insanmış hakkaten ya, öldüğü zaman herkes üzülmüştü ama ilk bölümlerde ne kadarda sinir bozucu olduğunu unutmayalım derim ben. abi/sevgili boone da öyle. tamam iyi çocuk, kötü bişey dediğim yok ama daha tam sanki karakteri oturmamış gibi garibimin. gel diyosun geliyo, git diyosun gidiyo, durup durup kardeşine laf sokuyo. bi sakin ol be oğlum, allahın sopası yok ama adanın kargo uçağı var, asabiyet yapma bu kadar, mazallah başına bişey gelir.
tavla oynayan, ağzındaki meyveyle şebeklikler yapan asil insan locke, karısı hariç kimseyle muhatap olmayan yabani jin, daha ilk bölümden "waaaaaaalt" çığlıklarına başlayan michael ne kadar da değişmişler fiziksel olarak...ada bünyelere iyi geliyo, hastalıkları iyileştiriyo diyolar ama maşallah daha 3 ay geçmedi uçak düşeli, sanki 3 sene yaşlanmış gibiler hepsi. hele o walt yok mu, bastıbacak veletken çakıldı adaya, 2.sezon sonunda babasıyla aynı boyda oldu, korkarım ilerki sezonlarda kate, sun, alex...ne kadar hamile kalabilecek kadın varsa onlara doğru yönlendirecek jacob bu "special boy"u.
son sözüm de black smoke/monster a. ilk 2-3 bölümde bağırdın çağırdın, millet 3,5 atıyodu ormana dalmamak için. ağaçları kopardın, pilotu uçurdun, nooldu sonra...ha sorarım nooldu; baktın tabi lostie'lerin hepsi birbirinden tehlikeli adamlar, ev kundaklayan var, işkenceci var, en az 3-5 katil var, en masumunun bile etrafındaki herkes ölmekle kalmayıp dükkanına meteor düşüyo, bunları görüp tanıyınca, flashlı fotolarını çekince, hafızalarına dalınca, kuyruğu sıkıştırıp kaçtın, bi daha yok...sen ki, bizim elemanlar gibi ağaç dayayıp 2 metre yükseğe bile çıkamıyon manyetik zamazingodan kurtulmak için. eko'yu en zayıf anında yakalayıp yerden yere vurmakla karizmanı toparlayamazsın ben sana diyim.
others fos çıktı, oceanic tayfası önce teker teker öldürüyodu artık toplu katliamlara başladı. ben'in dayak yemediği adam kalmadı. alex'e bile laf geçiremiyon sen, tom'a richard'a nasıl dinletçen kendini çümçükağızlı. jacob fos çıktı, daha olan bitenden zerre bişey anlamayan, adaya niye getirildiğini düşünürken yakında kızamık felan çıkarcağını düşündüğüm locke'a bile "help me" dedi ya. locke biraz daha düşünür sonra gider bu jacob'un kulübesini de patlatır bence, zora gelemiyo herif, hemen c4.
ben ve tayfasının son umudu tapınak, daha doğrusu richard ve tayfası diyeyim, artık liderliği yeniden ele alır gibi geliyo bana bu balmumundan yapılmış gibi duran ifadesiz suratlı, yaşlanmayan richard. adada ne kadar topluluk ne kadar güç ne kadar hatch varsa patlata patlata gidiyo bizimkiler. "not pennys boat" takiler geldiğinde bi bela çıkacak ama du bakalım.
--spoiler--