kelimelerin gelişinden gidişinden sahte manalar türetme sanatı; sofizm budur. "efendi rabb demektir, kainat da alemler demektir, o halde kainatın efendisi, alemlerin rabbi demektir"... hani şu: gerçekler acıdır, biber de acıdır, o zaman gerçekler biberdir.
hayır, alamadığım şey, rumca'dan gelme "efendi" kelimesi, niye arapça rabb ile eşleştiriliyor? şöyle de olamaz mıydı: "efendi", hizmetçilere verilen bir lakaptır,* kainat da var olanlar demektir; o halde kainatın efendisi demek, var olanların hizmetçisi demektir.
oldu mu? bence olmadı da, onların mantıklarıyla oldu... bu indirgemeci tutumun ne olduğunu daha da gösterebilirim. mesela efendi "efendi adam" diye akıllı, uslu kimseye denir; kainat da "bulunanlar, mevcutlar" demektir. o halde kainatın efendisi demek, mevcut kimselerin uslusu demektir.
oldu mu? bence de olmadı ama, selefi mantığa uygun... şimdi bu mantığın ürettiği asıl çirkinliğe bakalım:
sen ne tür kaynak gösterirsen göster, bu eğer onun işine gelmiyorsa veya aklına sığmıyorsa, hemen yaftayı basar: uydurma... hiç terlemeden, hiç sıkılmadan, "benim anlayamadığım şey hakikat değildir" diyerek, istediği hadis hakkında hemen kaşlarını çatar: uydurma...
ben bunlara soruyorum: niye o uydurma da, falanca değil? senet olarak aynı, dilbilgisi bakımından aynı, aynı ravi tarafından rivayet ediliyor, aynı hadis kitabında geçiyor. niye orucun 30 gün olması gerektiği veya namazın 5 vakit kılınması gerektiği (bunlar da kuran'da geçmez) değil de, "kainatın yaratılış sebebi"nin o olduğu rivayeti yalan?
şimdi buradaki yavrular tabii bunun farkında değil ama, niye öyle olduğunu ben söyleyeyim: çünkü sen namaza saldırarak islamı yıkamazsın. islamı ancak onun "hikmet" boyutuna saldırarak yıkabilirsin. düpedüz yıkmak değil de, ancak bu şekilde, islamı "birtakım ilkel adamlar dini"ne çevirebilirsin.
bakın iş ne kadar ingiliz zekailiği barındırıyor, göstereyim: "tek ölçü aklımızdır" diye başlıyor işe. "aklımıza uymayan her şey uydurmadır" diye devam ediyor. halbuki bu, işin tabiatına aykırı. hiç "akıl dini" diye bir şey olabilir mi? sen dindarsan, gaibe iman ediyorsun. aklınla hangi gaibe iman edeceksin? akıl için gaip yok: ne var; "uydurma!"
böyle olunca, dinde akıl sahipleri için kendilerini açacak hiçbir şey yok. sadece birtakım ilkel adamlar dindar olabilir... öyle ya, şimdiilk saldırdıkları şey muhiddin-i arabi, imam-ı gazali, imam-ı azam gibi "muhteşem akıl"lar. bunları çıkardığın zaman geriye ne kalıyor? suud handanlığı... artık bu tür bir akıl (vehhabi aklı), kendi boyunun yetişmediği her şeyi "uydurma" diye kesip atabilir. islamın bir irfan ve hikmet tarafı, bir derinlik tarafı kalmamıştır çünkü...
şarlatanlığı görüyor musunuz: "peygamber, adamlardan bir adamdır" diyor. bunu dediğin zaman, iki adım sonra konu nereye varıyor biliyor musunuz? "islam peygamberi" diye kitap yazmaya... evet, bunarın şeflerindenhamidullah'ın yaptığı şey... peki hazret-i isa ne? "hristiyan peygamberi"... peki hazret-i musa ne? "yahudi pegamberi"... cinayeti arzedebiliyor muyum? din görünümü içinde dini tahrip davasının ne olduğunu?
şimdi karşısına çıkaracağın her hadis için uydurma diyen birisiyle hadis üzerine konuşacak hiçbir şey yoktur. çünkü ne dersen de, uydurma diyecek ve tartışma bir adım bile ilerlemeden orada kalacak... "cisimler" - yalan! "ısınma" - yalan! "genleşme" - yalan! "ısınan cisimlerin genleşmesi" kanununa sittin sene gelemezsin!
ama benim anlamadığım şey, bu utanmazlığın dilbilgisi üzerinden yapılması... "şöyle olmalıydı, böyle olmalıydı" diye ahkam kesilmesi... aga sen aynı şeyi bir de kuran üzerinde yapsana, göreyim ben senin boyunu... ayetlerin senin mantığına ne kadar uyacağını görmek istiyorum ben!
benim şimdi arapçam yok; levlake mi, lema mı bilmem orasını... fakat şurasını çok iyi bilirim ki, bu hadisi rivayet edenlerden başlayarak, yüzyıllar boyunca onu okuyan, inceleyen, hikmetlerini binbir yönden açıklayan ehl-i sünnet alimlerinin hepsi de arapça konusunda bu geri zekalılardan daha ileriydi. onların herbirinin olumladığı ve "sahih" gördüğü bir şeyi, iki tane baldırıçıplak gelir de, "şöyle olmalı, böyle olmalı" diye bana öğretmeye kalkarsa, ben bunu yemem.
hepsi bir yana, tekrar ediyorum: hadi sen aynı mantığınla kuran ayetlerine bak bakalım, ne göreceksin!
.........
lan bi gidin işinize: ehl-i sünnet, dün olduğu gibi bugün de islamın kalesidir. o kaleyi sizin efendilerinize yıktırmadık biz, size mi yıktıracağız?