bir annenin kucağı kadar güvenilir ve sıcak,
bir giyotinin bıcağı kadar keskin ve soğuk olan,
gelsin mi, gitsin mi, uzak mı dursun sorularıyla baş döndüren ve ismi konulamayan şey.
korku, endişe ve soru işaretleriyle girilen bir sığınaktan hiç çıkmamaktır.
o sığınağın içerisinde kendince bir düzen kurabilmek, ateşi keşfetmektir.
sonra amerika'yı keşfetmiş gibi hissedilir. mevsimlerden de sonbahardır.
her şey güzeldir, alman saati gibi tıkır tıkır işlemektedir.
ardından o ana kucağından uyanılır mı, kalkılır mı ne olur.
delicesine, kör gözüne parmağam misali bir ine girilir.
o inin içinde kör topal bir şeyler düzenlenir, hepsi tiyatrodur.
ardından bir monotonluk maratonudur gider. mevsimler kışı gösterir.
her şey bok gibidir, ucuz çin saati gibi bir süre sonra durur.
kafanızı kaldırıp baktığınız da ise, o heybetli ve keskin bıcağın parıltısını görürsünüz.
sonrası zaten kumar gibidir.
kötü bir alışkanlıktır.
uzak dursundur.