insanları, hayvanları, evleri, arabaları, kısacası hayatı gözlemlemeyi çok seviyorum. yaptiklarının nedenlerini düşünüyor bazen çaktırmadan ağızlarından laf alıyorum. özellikle kalabalık bir ortamda insanları gözlemlemek çok hoş. yolda, sınıfta, bankada yada bir kafe de. kimisi çok havalı kendinden emin bir duruşu, kimisinin dokunsan ağlıyacak bir hali var. merak ediyorum dertleri ne. özellikle otobüs gibi sıkış tepiş olan yerler harikulade. kimisi önünde oturan elemanın kalkıp yer vermesini bekliyor kimisi yanında oturan bayanın göğüs arasını kesiyor. camdan bakiyor görünürde. kaçarmı lan bu gözlerden?
sadece ilgilendiklerim insanlar değil dediğim gibi. süs havuzlarında akan suyun aldığı şekilden, önce patisini yalayan sonra başına süren kediye kadar. sonra o güvercinlerin yürürken öyle ileri geri oynayan başlarını düşünüyorum. herhalde koşarken kuyruğunu bir dümen olarak kullanan çita gibi dengesini o şekilde sağlıyor diye düşünüyorum. sonra öğreniyorum ki aslında odaklanamayan gözleri yüzündenmiş. önce kafasını ileri aliyor, basacağı yeri iyice süzdükten sonra adımını atıyor. sonra birdaha kontrol ediyor ve diger ayak.